Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
... Sen bana benim sana âşık olduğum gibi âşık olmadın be Grigori. Ben sana her şeyinle âşık oldum; benim sana olan aşkım, annenin sevgisi gibi her yanını sarıp sarmalayan, hiçbir tarafını açıkta bırakmayan bir aşktı. Ben senin ismine, sesine, dizlerine âşık oldum. Eğer sen de beni böyle sevmiş olsaydın, ilişkimize son vermek için kullandığın kelimeler daha az geçerli olur, hatta hiç olmayabilirdi de; çünkü gayet basit: Bensiz yapamazdın. ...
... oturdum ve ağladım. Efsaneye göre bu ırmağın sularına düşen her şey, yapraklar, böcekler, kuş tüyleri, bunların hepsi ırmağın yatağında taşa dönüşürmüş. Ah! yüreğimi bağrımdan söküp, akıp giden sulara atabilmek için neler vermezdim... Hiç acım kalmazdı, hiç pişmanlık kalmazdı içimde anılarım olmazdı hiç. Piedra ırmağının kıyısında oturdum ve ağladım. Kışın soğuğu, yüzümdeki yaşları hissettirdi bana ve bu yaşlar, önümden akıp giden sulara karıştı. Bu ırmak bir yerlerde bir başka ırmağa karışıyor sonra bir başkasına ve bütün bu sular, gözlerimden ve gönlümden çok uzaklarda sonunda denize kavuşuncaya kadar böylece akıp gidiyor. Gözyaşlarım böylece çok uzaklara akıp gitsin ve aşkım, bir gün onun için ağladığımı hiç bilmesin. Çok uzaklara aksın gözyaşlarım ve ben, ırmağı, manastırı, pirenelerdeki kiliseyi, birlikte yürüdüğümüz yolları unutayım.
Reklam
"Piedra ırmağının kıyısında oturdum ve ağladım. Kışın soğuğu, yüzümdeki yaşları hissettirdi bana ve bu yaşlar, önümden akıp giden donmuş sulara karıştı. Bu ırmak bir yerlerde bir başka ırmağa kavuşuyor, sonra bir başkasına ve bütün bu sular, gözlerimden ve gönlümden çok uzaklarda, sonunda denize kavuşuncaya kadar böylece akıp gidiyor. Gözyaşlarım böylece çok uzaklara akıp gitsin ve aşkım, bir gün onun için ağladığımı hiç bilmesin. Çok uzaklara aksın gözyaşlarım ve ben, ırmağı, birlikte yürüdüğümüz yolları unutayım."
ÇOCUKLAR GİBİ Bende hiç tükenmez bir hayat vardı Kırlara yayılan ilkbahar gibi Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı Göğsümün içinde ateş var gibi Bazı nur içinde, bazı sisteyim
"Gerekiyorsa onun yanında kal aşkım. Lütfen onu sevme ! Seni bencilce seven B."
“Şimdi sırf başkalarına göstermek için elele tutuşup birbirlerine Bebeğim, Aşkım, Güzelim diye seslenen çiftler görüyorum. Bana biraz, ne bileyim, yapmacık geliyor. Et­raflarında birileri olmasa öyle davranırlar mıydı acaba?”
Sayfa 294Kitabı okudu
Reklam
Ölüm günümde tabutum yürüyüp gitmeye başladı mı,bende bu dünyanın gamı var, dünyadan ayrıldığıma tasarlanıyorum sanma; bu çeşit şüpheye düşme. Bana ağlama, vah etme. Şeytanın tuzağına düşersem işte hayıflanmanın sırası o zamandır. Cenazemi görünce ayrılık deme. O vakit benim buluşma ve görüşme zamanımdır. Beni kabre indirip bırakınca, sakın elveda deme;zira mezar cennetler topluluğunun perdesidir. Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret. Güneşe ve aya bakmandan ne ziyan geliyor ki? Sana batmak görünür, ama o, doğmaktır. Mezar hapis gibi görünür ama o, canın kurtuluşudur. Hangi tohum yere ekildi de bitmedi? Ne diye insan tohumunda şüpheye düşüyorsun? Hangi kova kuyuya salındı da dolu çıkmadı? Can Yusuf 'u ne diye kuyuda feryat etsin? Bu tarafta ağzını yumdun mu, o tarafı aç. Zira senin hayhuyun mekansızlık aleminin fezasındadır. Kardeş, mezarıma defsiz gelme;çünkü Allah meclisinde gamlı durmak yaraşmaz. Allah beni aşk şarabından yaratmıştır. Ölsem, cürüsem bile, benim yine o aşkım. Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız. Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir.
“Hoşçakal dostum, hoşçakal. Aşkım, kalbimdesin. Ayrılmamız da bir kader. Çok geçmeden bir araya gelecek olmamız da. Hoşçkal: el sıkışmaya gücüm yok. Üzülmek, kaş çatmak yok. Şu anda ölmek yeni bir şey değil. Çünkü yaşamak da yeni değil..."
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.