+Mən də... mən də xəyanət etmişəm.
-Hə, gerisini de.
+Ona yox, özümə.
-Ah, necə də şairanə.
+Bütün illər boyu heç vaxt istədiyim kimi yaşamamışam.
-Axı istədiyin nəydi?
+Bilmirəm... indi artıq bunu da bilmirəm.
Fəriba Vəfi-Oyundan yorğun
+Her iktidar öldürür mü?
+Evet! İktidar zulüm demektir. Hele denetlenemeyen iktidar.
+Peki, iyi insanlar iktidara gelirse?
+Öyle şey olmaz!
+Neden?
+İyi insanlar iktidara gelemez, gelse bile iktidar onu bozar, zalim yapar.
İnsan üç dört saat birisine sarılarak durabilir mi? Dünden önce bu soruya hayır cevabı verirdim ama anladım ki durabilirmiş. Hem de büyük bir zevkle. Ve hadi, oldu olacak itiraf edeyim: Bir ara omuzlarına küçük ve sıcak öpücükler kondurmuştum .
+Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun.
+Peki sen ne görüyorsun bakalım?
+İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan.
Benim tezim, bütün halkların, bütün kültürlerin birbiri hakkında önyargılara sahip olduğudur. Eğer bir gün bu önyargı kelimeleri, yani Avrupa dillerindeki "barbar", Japon dilindeki "gaijin", Müslümanlardaki "kâfir", Almanlardaki "ari" olmayan gibi önyargı sıfatlarını kaldırabilsek, amacımıza ulaşabiliriz. Amaç nedir derseniz, bence tam olarak şudur: İnsanın değerini sadece insan oluşundan geldiği; din, milliyet, cinsiyet, renk, cinsel tercih, siyaset gibi birtakım ön sıfatlarla ayrımcılığa uğratılmadığı bir hümanizm anlayışı.
Kendini açıkça belli eden bir öfke, genellikle geçici bir sorun oluştururdu. Ama karşındaki insanda öfkenin üstü örtülmüşse, böyle bir şey hissetmişsen, dikkatli olmalıydın. Bastırılan öfke, daha sonrası için tehlike yaratabilirdi.