Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hasan, "lşte bir ülkede yaşayanlar," dedi sardığı sigarayı Alper'e ikram ederken. Alper başıyla tanımı da sigarayı da reddetti. "Vatandaş kim o zaman?" "Yurttaşlık resmî bir hal," dedi Hasan ve ekledi: "Abi mesela Arap halkı, Türk halkı, Kürt halkı... Böyle..." Alper derste hocanın da sorduğu soruyu
Sayfa 16 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
Pek mühim bilgiler 😎🧐😷 Likyalı erkekler ölülerini gömerken, şeytan yüzlerini görüp sonradan kendilerine musallat olmasın diye kadın kılığına girip, yüzlerini gizliyorlardı. şeytan görsün yüzünü deyimi de buradan gelir... alın bu bilgiyle n'aparsanız yapın şimdi...👺😱 Adolf Hitler, 17 yaşındayken haydarpaşa gar inşaatında alman işçi ve
Reklam
256 syf.
·
Puan vermedi
Yazar Grigory Petrov'un çeşitli aralıklarla çıktığı Finlandiya seyahatlerindeki notlardan oluşan eser 1800'lerin son döneminde Finlandiya halkının içinde bulunduğu durumu, cehaletten kurtulmak için başta Johan Vilhelm Snellman olmak üzere ülkedeki bir avuç Fin aydının verdiği olağanüstü mücadeleyi anlatır. Kitap; bataklık bir bölgenin, üzerinde beyaz zambakların açtığı güzel bir alana dönüştürülmesini hem gerçek hem de sembolik yönüyle anlatıyor. Mustafa Kemal Atatürk'ün okumamızı istediği bu eseri ve verdiği mesajları çok beğendim. Hem toplum olarak hem de bireysel olarak kendimizi geliştirmemiz için bize kaynaklık edebilecek bir eser. Kitabı okuduğumda Finlandiya ülkesinin gelişiminin nereden nereye geldiğini çok iyi anladım. İnsanların bu konuda verdiği mücadele takdir edilesi bir mesele. Kitabı okuduktan sonra belli düşünceler edindim. Bence bir ülkenin gelişmesini sağlayan tek şey ekonomi değil. Ekonomi tabi ki önemli ama onun dışında iyi bir ahlâk, eğitim, güven, sorumluluk bunlar daha önemli. Şuan ülkemizdeki ekonomiyi eleştiriyoruz. Eleştirmekte haklıyız ama bana göre ekonomi dışında eleştirmemiz gereken daha önemli konular var. Hayata daha geniş çerçeveden bakmak isteyenlere bu kitabı önerebilirim. -"Unutmayınız ki halkın cehaleti, kabalığı, alkol düşkünlüğü, hastalıklı oluşu, sefaleti, kötü ahlâklı oluşu, bütün bunların hepsi sizin kendi utancınız ve suçunuzdur."
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · İndigo Kitap · 202099,2bin okunma
Bağımsızlık mı bağımlılık mı?
Bugün dersine girdiğım 5. sınıflardan birinde özdeyiş konusunu işliyorduk. Özdeyişe örnek cümle de "Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir."(M. Kemal Atatürk) Cümlenin ifade ettiği anlam nedir diye sordum çocuklara. Baktım parmak kaldıran yok, düşünmeye devam ediyorlar. Sonra kelime kelime gideyim dedim. Bağımsızlık sizce nedir
Mustafa Kemâl Atatürk’ün bir özelliği vardır ki, düşmanı veya dostu herkesin kabul ettiği bir durumdur. Hissettiği ve inandığı gibi görünür, riyâ yapmazdı. Kararlarında her ne kadar zamanın gereklerini dikkate alsa da, birileri beni kabul etsin veya sevsin diye gösteriş yapmazdı. Ramazan ayı gelir gelmez ince saz heyeti Çankaya Köşküne giremez ve
Ebu Ubeyde

Ebu Ubeyde

@Muhammed_Deyf_Yahya_Sinvar
·
11 Mart 19:45
M. K. Atatürk'ün yolunu takip ediyor.
Prens Muhammed bin Selman, Suudi Arabistan'da Ramazan ayı boyunca uygulanması gereken kararların olduğu bir genelde yayınladı. Mübarek Ramazan ayında camilerde yardım toplanılmasının yasaklandığı ve ezan sesinin üçte bire düşürülme kararının bulunduğu genelge, Müslümanların tepkisine yol açtı. Yayınlanan kararlara göre; - Camilerde iftar verilmeyecek ve yardım toplanmayacak. - Teravih namazları uzatılmayacak. - Ezan sesi üçte bire düşürülecek. - Camilerde okunan Kur'an-ı Kerim'in sesi cami dışına verilmeyecek.
237 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Atatürk, kitapta genellikle diktatör, kendini beğenmiş biri olarak tanımlanmış, alkol ve kadın ön planda tutulmaya çalışılsa da dahi ve çok başarılı bir asker olduğu gerçeğini yadsımamış. Aynı zamanda yaşamış olduğu bir çok sıkıntıları ve her seferinde küllerinden yine yeniden doğuşunu, belki de daha önce okumadığınız. Kitapta bu bölümü okuduğunuzda şu an ki yaşamış olduğunuz gündelik sıkıntılardan utanıyorsunuz. Ayrıca Atatürk’ün Türklüğü ile övünmesi çok hoşuma gitti. Kitabın okunmasını tavsiye ederim. Ama yıldız vermeyeceğim sonuçta benim yeleli bozkurdu mu eleştirmiş, Allahın ingiliz ajanı
Bozkurt
BozkurtH. C. Armstrong · Olympia · 20201,416 okunma
Reklam
28 Mart 1938 de Atatürk'ü Çankaya'da muayene eden Dr. Fiessinger'de teşhisini Hepatite Sclero congestive ethylique (Alkole bağlı sert ve kanlı karaciğer iltihabı) şeklinde özetlemiştir. Daha sonraları… Atatürk'ün hastalığı sırasında Dr. Fiessinger Atatürk'ün Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak'a: "Bu hastalığın sırf
Sayfa 246 - Güven KitabeviKitabı okudu
Dr. Fiessinger 28 Mart 1938 de Çankaya Köşkünde Atatürk'ü muayene eder. Dr. Fiessinger Atatürk'e şunları söyler: "Ben sizi iyi edeceğim, fakat, benden evvel siz kendi kendinizi iyi edeceksiniz. Siz büyük bir kumandan olabilirsiniz, büyük zaferler kazanmış olabilirsiniz. Fakat, bu işin kumandanı benim, bana yardım edeceksiniz". Dr. Fiessinger'in bu konuşması Atatürk'ün pek hoşuna gider ve ona; "Yaparım" der. Doktor ilave eder; "Benim tayin edeceğim zamana kadar alkol yok. Şezlongda uzanmış kalacaksınız. Bu vaziyeti hiç bozmayacaksınız, yemek içmek hakkında tavsiyelerimi de tutacaksınız."
Sayfa 189 - Güven KitabeviKitabı okudu
28 Şubat 1938 günü Çankaya'da . Dr. Neşet Ömer İrdelp, Dr. Akil Muhtar Özden, Dr. Hüsamettin Kural, Dr. Asım Arar ve Dr. Ziya Naki Yaltırım'dan oluşan bir hekim gurubu tarafından Atatürk muayene edilir ve konsültasyon yapılır. Doktorlar heyeti önce köşkün kütüphanesinde kendi aralarında görüşürler sonra Atatürk'ün yanına çıkarlar
Sayfa 186 - Güven KitabeviKitabı okudu
Rakı dostu olan ressam İbrahim Çallı bir akşam sofrasındadır. Sofranın geç saatlerinde İbrahim Çallı, alkol sınırını aşmış, gelişi güzel konuşmaya başlamıştı: "Size malik olmak güzel bir talihtir Paşam!"… diyordu. Bu güzel talih Türk milletine nasip oldu. Sofradaki seçkin konukların hayret dolu bakışları arasında, nutuk çeker gibi uzun konuşmasına devam ediyordu ressam. Paşa'nın zaman zaman araya girmesine bile aldırmadan -aşırı alkolün etkisiyle- bu övgü yağmurunu sürdürdü. "Siz bu kavmi kurtardınız Paşam… Vallahi … Hayır vallahi değil… güzel kokulu yasemenler üzerine yemin ederim ki… Siz…" Paşa'nın canı sıkılmıştı iyice. Sanata ve sanatçılara karşı büyük bir saygı duyuyordu. Ama, rakı içmenin de, konuşmanın da bir adabı vardı. Şimşek bakışlarını İbrahim Çallı'ya çevirdi: "Güzel," dedi… Bitti… "Yalnız sen mi konuşacaksın?… Sanatkarlar sanırlar ki yalnız kendileri duyguludurlar. Bulundukları muhitte diğerlerinin de heyecanlı ve duygulu olduğunu unuturlar. Sözü başkalarına bırakmak istemezler. Ben Devlet Reisiyim. Yanımda devlet ricalı ve milletvekilleri var. Sizlerle, hepinizle müsavi olarak bulunuyoruz burada". Durdu. Dikkatle ressamın gözlerinin içine baktı: "Sen şiir söylüyorsun… Bu rakı, insanlara neşe verir; fakat sanat vermez. Sen, burunla neşe buluyorsun. Fakat sanatı bunda bulamazsın". Sonra konuklarına döndü; özür dilercesine: "Arkadaşlar, dedi, bu yüksek sanatkârın eserleri benim üzerimde tesir yapar, ama sözleri tesir yapmıyor."
Sayfa 109 - Güven KitabeviKitabı okudu
Reklam
Mustafa Kemal rakıya olan ilgisi hayat boyu sürdürdü. Ama ne zaman, nerede ve ne miktarda içmek gerektiğini, belli bir sınır aşanların ne duruma düştüklerini gayet iyi biliyordu. Atatürk sofrasında içki için kimseyi zorlamazdı. Atatürk'ün deli ve sarhoşla arası iyi değildi sofrasında bulunan misafirler arasında alkolün etkisi altında kalanlara da rahatsız olmamaları için hemen izin verirdi. Bazen de içkinin tesiri ile şahsına karşı taşkınlık gösteren olursa sofrayı onun yerine kendisi terk ederdi. Cumhuriyet balolarında veya yabancıların bulunduğu diğer müzikli toplantılarda havanın bozulmamasına önem verirdi. Devamlı etrafı izler, alkol tesiri ile ciddi olmayan hareketler yapmaya başlayanları görür, münasip şekilde ikaz ettirir ve buna rağmen o kişide düzelme sezmezse, etrafa belli etmeden toplantıdan çıkartırdı. Atatürk'ün hizmetinde bulunan Cemal Granda Atatürk'ün içki içtiği zamanlarda hiçbir gün taşkın hareketine rastlanmadığını ve bir kere bile sarhoş olduğunu görmediğini belirtmiştir. Sofrasında bulunmuş olan Hasan Reşit Tankut, "Atatürk'ün zil zurna sarhoş olduğunu söyleyenler ya sofrada bulunmamış kişilerdi. Ya da iftiracılar. Çok defa sabaha karşı gezmeye çıkardık, çok defa da bu gezinti uzun bir yolculuk biçimini alırdı. Bir an için kendisinde çakırkeyiflik belirtisi görmedik" demektedir.
Sayfa 99 - Güven KitabeviKitabı okudu
Atatürk içkiyi, yerinde, zamanında, bilhassa âdâp ve erkânına tam manasıyla uyarak içmiştir. Onun uzun günler hatta aylarca devam eden normal zamanlardan başka bilhassa cephe teftiş seyahatlerinde içki kullandığı görülmemiş ve en ufak bir arzuda göstermemiştir. 12 Kasım 1916 günü Bitlis civarında dahi Alay 14 karargahını teftişinde akşam hazırlanan içki ikramı hoşuna gitmez, hatıra defterinde bu konuda şunları yazar. "Akşam rakı büfesi hazırlamışlar. Diğer zabıtan için de böyle … Askere bu kadar yakın bulunan zabıtan için, bu hali muvafık görmedim. Yeni Fırka kumandanı Ali Fuat (Cebesoy) Bey'le bu husus görüşüldü"; 20 Kasım 1916 gününe ait hatırasının son kısmında "Sıhhatin muhafazası için bilhassa dimağın revnakı için alkol almamalı" tarzında düşüncesini belirtmiştir. Atatürk'ün yakın arkadaşlarından Süreyya Yiğit'de: "Atatürk büyük işler hazırlarken asla alkole iltifat etmezdi. Nitekim Erzurum'da iken biz içerdik. Teklif ettiğimizde kabul etmez, yalnız kahve içerdi." demektedir.
Sayfa 97 - Güven KitabeviKitabı okudu
480 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Merhabalar, Kitabın bitimine 50 sayfa kalmışken tutamadım kendimi ve hemen bir şeyler yazmam gerek diye düşündüm. Kitabın mükemmel içeriğini anlatmaya geçmeden önce bu şaheseri kimin yazdığını anlatmak istiyorum. Kimdir bu
Vamık Volkan
Vamık Volkan
yazarımız? Vamık Volkan, 1932 Lefkoşa/Kıbrıs doğumludur. Kıbrıs İslam Lisesi'nde okudu; son sınıftayken çıkan
Ölümsüz Atatürk
Ölümsüz AtatürkVamık Volkan · Bağlam Yayıncılık · 200085 okunma
174 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.