Hiçbir şey plansız değil, hiçbir şey başıbozuk değil, hiçbir şey rastgele değil, hiçbir şey tesadüfi değil, hiçbir şey şansın, bahtın, talihin eseri değil, hiçbir şey hiçbir şey değil, "HİÇ BİLE HİÇ DEĞİL"
Melekler korosu onu işitmemiş gibi devam etti:
"Hiçbir iş veya kişi veya duygu veya düşünce veya söz,
Tanrı buyruğunun, buyrulduğu anda yerine getirilmesinden daha önemli ve daha acil değildir.
Biz yoktuk, O var etti, varlığından bizi gene O haberdar etti.
Inayetine sığındık, kapısını ardına kadar açtı, hidayetine sığındık rahmet yağdırdı, lütuf saçtı.
Kulluk edemediğimiz zaman O affetti, yol şaşırdığımız zaman bize doğru yolu gene O öğretti.
Sevdiklerini seveceğiz, yerdiklerini yereceğiz; bir emri ile var olduk, varlığımızın her zerresini O'nun bir emri bileceğiz. "
Sanki sabır uyuşturucudur; kullanır, uyuşur ve acının kendiliğinden geçme zamanı gelinceye kadar onun idari narkozunun tesiri altında serbest olursun. Bu, yüce Tanrı’ya ne büyük haksızlıktı!