Sülfür inceldi ve en yorgun yerinden kırıldı ayna Tenhaydı düşlerim, geceydi, çıkıp geldim işte
Su ve ateş bir de gülünç yalnızlığım var sana Getirebildiğim, kokularını yitirmişti çünkü güller
Suyu dinle ateşi yak özledim demek bu
FAHRENHEIT 451
Kitap kağıdının tutuşup yandığı ısı derecesidir.
Guy Montag yakmanın zevli bir iş olduğunu düşünen fakat neden kitap yaktıklarının farkında olmayan eşi Mildred ile sorgulamadan,sıradan bir hayat süren itfaiyecidir.Normalde yakma işini değil yanan bir yerleri ya da bir şeyleri söndürmesi gereken bir iş yapması gereken
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI
«Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.»
Uvertür
Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük.
*
Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Hayat bir savaş meydanı. Savaştığın kadar var, kaçtığın kadar kayıpsın. Uyku yok, durmak yok, ilerlemek mümkün değilse bile geri dönmek yok. Arkanı dönemezsin. Ayakta durman gerek. Sen pes edersen tek kaybeden sen olamazsın. İlerlemek zorundasın. Kaybetsen de kaybetmediklerin var hâlâ, Tekrar et. Bazı insanlar böyle yaşar. Kabul et. Bazı insanlar böyle yaşar. Hayatta kal. Ayakta kal. Bu bir savaş meydanı.
Dost kim? Düşman kim? Önce kimden kurtulmalı?
Bu bıçak. O bıçak. Neresi keskin tarafı?
Kimin canı yanmalı? Bu canı kim almalı?
Kızıl Tilki. Küçük Tilki. Hani nerede bunun ilki?
Yuvada yak ateşi. Söndür güneşi.
Tilki mi seçer ölmeyi? Ölüm mü tilkiyi?
Bana artık ümit verme!
İşte, yanındayım ben
Ateşi göster bana.
Yahut yak, tüm kıskançlığınla.
Ama bana ümit verme.
Küllerim yine seninle.
Şüphelerin son bulmaz, bilirim.
Onlar Allah der,
Ben; Sevgilim!
Sekizinciadam
Acıma, hiç ama hiç acıma tutuşan avuçlarına ve dokunduğun her şeye bulaştır kucakladığın ateşi. Olimpos Dağı'ndan indir ve bölüştür ve paylaştır ve yay yeryüzünün her santimine bizden esirgenen kıvılcımları.