Sinema tarihinde ne devler, ne divalar geçmiş. Katharine Hepburn de onlardan birisi. İtiraf etmeliyim ki, onu hiç tanımıyordum
Cary Grant kitabını okuyana kadar. Grant ile dört film çekmiş olan Katharine Hepburn, kendisinden 22 yaş küçük olan ve belki kimimizin az daha fazla tanıdığı diğer bir mayıs çocuğu olan Audrey Hepburn ile akraba değil.
"...bütün hayatınız boyunca sıradan olmaktansa, kısa bir süre de olsa, sonradan kaybetseniz bile, bir an için çok ama çok mutlu olmak daha iyi değil mi?"
“The world loved to take a beautiful woman and exclaim at the charm of her single imperfection;
Marilyn Monroes mole, or Audrey Hepburn's malnutrition.”
Her şeyden çok insanların onarılması, yenilenmesi, canlandırılması, sahiplenilmesi ve kurtarılması gerekir: asla kimseyi hayatınızdan çıkarmayın.
Audrey Hepburn
"Ve bu yarım bilgi, bu yarım tecrübe, dedi, cehaletten daha tehlikelidir. Her şeyi bildiğini sanan yarım eğitimliler Madama Masson. Ama aslında hiçbir şey bilmezler ve daha azını anlarlar."
Hayat bana ne yaşatırsa yaşatsın, karşıma ne kadar kötü insan çıkarsa çıksın, ne kadar canım acırsa acısın üç şeyden asla vazgeçmeyeceğim;
Kendim olmaktan, iyi olmaktan ve nefes aldığım her saniye için mutlu olmaya çalışmaktan...
Audrey Hepburn
(4 Mayıs 1929 - 20 Ocak 1993)
Arka kapak yazısını okuduğumda kafamda canlanan hikaye bana sunulandan daha farklıydı fakat bu kurguyu da sevdim. Okurken heyecanlandığım ve daha sonrasında ne olacağını merak ettiğim birçok yer oldu. Çiftimizin arasındaki ilişki çok güzel aktarılmıştı. Aynı zamanda yazarın Henry'e eklediği becerileri de çok mantıklı buldum. İyi ki bunları dahil etmiş yoksa tamamıyla Henry'nin zaman yolculuklarında şans eseri hayatta kalması üzerine kurulur ve bu da hikayenin inandırıcılığını kaybetmesine neden olurdu. Aynı zamanda yazar, insanların birbirlerini çok sevseler de bazen yalnız kalma ihtiyacı hissedebileceğini ve buna ihtiyaçları olduğunu güzel göstermişti. Sona yakın bir şeyler olacağını yazar başından belli ettiği için mutlu anlarda bile diken üstünde oldum. Ve o yaşananlar gerçekten çok üzücüydü. Hele noel sahnesi... Son olarak yazar keşke Clare'e o son hareketi yaptırmasaydı gerçekten iğrençti, bu hareketin etkilediği tüm kişiler adına üzüldüm. Kitabın bitişinde yazdığına göre yazar serinin 2. kitabını yazmak için kolları sıvamış. Muhtemelen kitap çıktığında okuyacağım. Kitabı merak ediyorsanız bir şans verebilirsiniz.