Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Daha sonra Rusların "General Kış'ı" devreye girdi :D
Avrupa'nın büyük bölümü Alman kontrolündeyken, Hitler 1941 yılının Haziran ayında Rusya'yı teslim olmaya zorlayacak Barbarossa Harekatı'nı başlattı. Almanya'nın sadece kapıyı tekmeleyeceğini ardından 'o çürük yapının kendiliğinden' çökeceğine inanan ve Rusya ile yapılan saldırmazlık paktını tamamen göz ardı eden Hitler'in 3 milyon kişilik ordusu, tarihin en büyük askeri operasyonu ile Sovyetler Birliği'ni işgal etti.
399 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
RAIDERS AND REBELS: THE GOLDEN AGE OF PIRACY
Kitap, Batı korsancılığının Altın Çağı denilen 1693 - 1726 yıllarını işliyor. Avrupa ve okyanusların durumunu hakkında bir ön bilgi verdikten sonra; denizcilerin yaşantısı, ekonomik ve sosyal şartlar gibi o dönem korsanlığın patlamasına neden olan sonuçları irdeliyor. Kitabın geri kalanında ise kronolojik ilerliyor. Madagaskar, Bahamalar ve Gine'nin nasıl korsan vatanı olduğu ve daha sonra nasıl temizlendiği anlatılıyor. Babür İmparatorluğu, Doğu Hindistan Şirketi, korsanlarla iş birliği içinde olan Amerikan koloni valisi ve tüccarları gibi dönemin farklı oyuncuları tanıtılıyor. Thomas Tew, Henry Every, William Kidd, Woodes Rogers, Edward Teach, Bartholomew Roberts gibi dönemin önemli isimlerinin hikayelerine de ayrıca yer veriliyor. Bu büyük çaplı korsancılığın bitiş sebepleriyle de kitap sona eriyor. Oldukça bilgilendirici ve çoğunlukla hikaye kitabı gibi okunan bir kitaptı.
Raiders And Rebels: The Golden Age Of Piracy
Raiders And Rebels: The Golden Age Of PiracyFrank Sherry · Quill · 01 okunma
Reklam
Stalin gücünü pekiştirince, Avrupa'ya ekonomik ve sanayi anlamında yetişmek için aynı doğrultuda bir yol benimsedi. 1928 yılında ilk beş yıllık planı hazırladı. Plan, sanayinin tam ölçekte millileştirilmesini ve tarımda kamulaştırılmayı öngörüyordu. Bu dönemde Sovyetler Birliği azgelişmiş ve sana-yinin çok az olduğu bir tarım toplumuydu. 5
AB EKONOMİK ENTEGRASYONU NEDİR?
Diğer şeylerin yanısıra ekonomik entegrasyon insanların ve malların gümrük geçişinde kontrollerinin kalkması, uyuşturucu ve terörist hareketlerinin kontrol edilememesi, dolaylı vergilerin seviye standartlarında fikir birliğine varılması, binlerce mal ve hizmette teknik standartların uyumlu hâle getirilmesi, tüketicinin korunması için düzenlemelerin yapılması, mesleki niteliklerde fikir birliğine varılması, Avrupalıların başka bir AB devletine taşındıklarında sermâyelerini ve emekli maaşlarını birlikte götürebilmesi, Avrupa pazarının ortak girişimlere ve şirket devirlerine açılması (ve denetlenmesi), Avrupa çapında ulaşım ve enerji nakil ağlarının geliştirilmesi, Avrupalıların birbiriyle elektronik haberleşme imkânlarının hazırlanması, çalışma şartlarına ortak yaklaşımın sağlanması, ticaretin engellenmemesi için daha fakir olan kırsal ve şehir kesimlerinin geliştirilmesi, etkin ve âdil bir tarım sektörünün oluşturulması anlamına gelmektedir.
Sayfa 281Kitabı okudu
AB’NİN KENDİ GPS PROJESİ: GALILEO
AB ayrıca ABD'nin işletimindeki GPS'ten (küresel konumlama sistemi) bağımsız alternatif Galileo adında yeni bir sistem geliştirmeyi planlamaktadır. GPS ABD tarafindan askeri amaçlı geliştirilmiştir ve ABD sinyali azaltma ve savaş dönemlerinde kullanımı kapatma hakkına sahip olduğu için AB'nin alternatif geliştirmesini gerektiren yeterli nedeni vardır. Galileo GPS ile aynı düzeyde olup sivil kullanım için tasarlanmakta ve otonom olarak kullanılma kapasitesini bulundurmaktadır. Pek çok AB üyesi olmayan Çin ve Hindistan gibi devletler projeye katılmıştır ve Avustralya, Brezilya, Kanada, Japonya, Meksika ve Rusya gibi devletler de gelecekte katılmaktan bahsetmektedirler.
Sayfa 259Kitabı okudu
AB’DE UZLAŞMA
Demokratik bir toplumda tüm politikalar uzlaşmaya bağlıdır. Bireyler her şeyi kendi doğrularına göre yapamazlar çünkü her zaman mutlaka problemin analizine ve en iyi çözüm yoluna karşı çıkacak diğer bireyler vardır. Çoğunlukçu siyasî partilerin olduğu üniter yönetim sistemlerinde (Britanya, Portekiz, İspanya gibi) uzlaşmaya neredeyse ihtiyaç yoktur. Tek partinin hâkim olduğu ulusal hükûmette yetki tek merkezdedir. Belçika ve Almanya gibi ulusal ve yerel yönetimlerin yetkileri paylaştığı federal sistemlerde ve koalisyonların yönettiği üye devletlerde (Bulgaristan, Finlandiya, Macaristan) uzlaşmaya daha fazla ihtiyaç duyulur. AB gibi yetki yapısının tam olarak tanımlanmadığı, politik ilişkilerin evrimini sürdürdüğü, 'hükûmetin' üye devletlerin temsilcilerinin koalisyonundan oluştuğu bir politik sistemde tüm politika süreci uzlaşma ekseninde dönmektedir.
Sayfa 235Kitabı okudu
Reklam
AB KURUMLARI: SONUÇ
Avrupa Birliği başlangıcından beri geniş bir yönetim ağı kurmaktadır. Bu ağın sorumlulukları arasında genel ve detaylı politik kararlar almak; kanunlar benimseyip geliştirmek; üye devletlerin kanun ve politikaları uygulamalarını denetlemek; bu kanun ve politikaların anlaşma metinlerine ve ruhuna uygunluğunu garanti altına almak; çevre, ulaşım, tüketici hakları ve polis işbirliği gibi pek çok alan vardır. Pek çok yönden konfederasyon yönetim sisteminin standart tanımına uyan özellikleri vardır: Üye devletlerin lehine ağır basan ortak ve bağımsız yetkileri olan, üye devletlerin yönetimleriyle kendi genel yönetim sistemi birlikte var olan bir yapıdır. Avrupa Parlamentosu dışında AB vatandaşlarının hiçbir AB kurumuyla ilişkisi yoktur. Bunun yerine ulusal hükûmetleri aracılığıyla ilişkiye geçerler.
Sayfa 175Kitabı okudu
GÜNÜMÜZ AVRUPA BİRLİĞİ’Nİ AÇIKLAMAK
AB günümüzde uluslararası bir örgüt ile bir devlet arasındaki doğrunun bir yerindedir. Bu iki noktadan sonrakine yaklaşırken öncekinden uzaklaşmaktadır. Ancak bu doğru üzerindeki tam konumu tartışma konusudur. Daha önce de belirtildiği gibi AB, hükümetlerarası bir örgütün üyeliğin gönüllülüğe bağlı olması, üye ülkelerle egemenlik dengesinin paralellik göstermesi, karar sürecinin fikir paylaşımına dayanması, AB işlerini yönlendiren prosedürlerin zorlama yerine rızaya dayanması gibi tipik özelliklerinin çoğunu taşımaktadır. Aynı zamanda devletin özelliklerini de taşımaktadır: uluslararası tanınmış dış sınırlarının olması, bütün üye ülkelerin tâbi olduğu hukuk sisteminin olması, Avrupalıların hayatlarını etkileyen otoriteye sâhip idarî kurumlarının olması, güç ve sorumluluk dengesinin çoğu siyasî alanda Avrupa düzeyinde ele alınması, ticaret gibi bazı alanlarda AB'nin tek bir birim olarak işlemesi gibi.
Avrupa'nın teknoloji, kültür ve eğitim alanındaki ilerlemesini okulda öğrenen Osmanlı askeri eliti sistematik bir diriliş talep ediyordu. Askeri Tıbbiye Mektebi'nin (bu okul da Pera'daydı) öğrencileri 1889'da imparatorluk çapında devrimci bir değişim yapılması gerektiğine karar verdiler ve İttihad-ı Osmani [Osmanlı Birliği] adlı gizli bir örgüt kurdular...Tıbbiye öğencilerinin kurduğu gizli örgütün adı 1895'te İttihat ve Terakki Cemiyeti olarak değiştirildi. Osmanlı reformcuları örgüte katılırken, başta Paris ve Cenevre olmak üzere Avrupa'da sürgünde bulunan radikaller Cemiyet'le işbirliği yaptılar.
Sayfa 41 - Pegasus Yayınları.
19.yy.
İngiltere kurduğu sistemle dünyanın fabrikası olmuştu: Dünyanın her yerinden gelen hammedeler İngiltere'de işleniyor, mamül maddeler dünyanın her yerine gönderiliyordu... Alman Gümrük Birliği kurucusu Friedrich List, Büyük Britanya'nın başlıca ihracat ürününün "serbest değişim" olduğunu belirtmişti. İngiltere'nin gümrük korumacılığına tahammülü yoktu; bunu da gerektiğinde, Çin'le yapılan Afyon Savaşı'nda olduğu gibi, kan kusturarak belli ediyordu. Ne var ki pazarlarda serbest rekabetin ortaya çıkması, ancak İngiltere'nin kendi gücünden kesinlikle emin olmasından ve Avrupa'nın en koyu korumacı yasaları desteğinde tekstil endüstrisini geliştirmesinden sonra gerçekleşmişti. Başlangıçta, İngiliz endüstrisi henüz rekabet edebilecek düzeyde değilken, ham yün ihraç eden(yurt dışına satan) İngilizlerin sağ eli kesilirdi. Aynı suçu tekrar işleyenler ise asılırdı. Cesetler gömülmeden önce, rahip kefenin İngiliz malı olup olmadığını kontrol etmek zorundaydı. :D
Sayfa 231 - Sel
Reklam
"Bütün istediklerini yaptığımız halde, Avrupa Birliği bizi hâlâ istemiyor. Sence neden?" "Samimiyetinize inanmıyor da ondan." "Sadece ondan mı?" "Eğitimsiz ve Müslüman kitleden korkuyor." "Samimiyetine inanmadığı bu eğitimsiz ve Müslüman kitle... dokuz, on çocuk doğuran kadınlar, kızlannı okula yollamayan, töre cinayetlerinde kıtır hür kesen babalar, ortaçağı yaşamakta direnen şeyhler, şıhlar, aşiret reisleri, çalışmayan, vergi vermeyen, su, elektrik parası ödemeyen insanlar, çeteler, kadın-erkek eşitliğine inanmayan, bilgiye sırt çeviren yığınlar... Gözünü seveyim Zelha, bana bunlan da Abdülhamid yaptı deme. Avrupa Birliği'nin bizi istememesinde size hiç mi pay düşmüyor? Biz sizi suçluyor muyuz bu yüzden?" "Bizim ortaçağda kalmamızda sizin suçunuz yok, öyle mi?"
SOSYAL VE PSİKOLOJİK ENTEGRASYONUN ZORLUĞU
Turizm amaçlı teknik bariyerlerin kalkması ve dil eğitiminin desteklenmesi serbest dolaşıma katkıda bulunmaktadır. Günlük yaşamdan kaynaklanan farkların doğurduğu sosyal ve psikolojik bariyerler konusunda entegrasyonun yapabileceği pek bir şey yoktur. Amerikalılar bir eyâletten diğerine iş aramak için ya da hayat kalitelerini artırmak için gittiklerinde günlük rutinleri çok değişmez: aynı mağazalar, aynı bankacılık sistemi, aynı para birimi ve aynı televizyon programları gittikleri yerde onları karşılar. Aynısını Avrupalılar yaptığında sâdece farklı diller değil, yeni normlar ve kurallar, farklı sosyal gelenekler, farklı trafik tabelaları ve kuralları, ev almak ya da kiralamak için farklı prosedürler, trafik sigortası ve banka hesabı için farklı işlemler ve yerel süpermarket zincirlerinin raflarında hiç tanımadıkları ürünler karşılarına çıkacaktır. Amerika'da bir aile için yerinden ayrılıp yüzlerce kilometre uzağa gitmek zor bir deneyim olabilir ama AB'de kültürel uyum çok daha zordur. Danimarka'ya taşınan bir İtalyan ya da Macaristan'a taşınan bir İsveçli gittikleri yerde işlerin nasıl yürüdüğünü er geç öğrenebilir ama AB kanun ve politikalarının bu konuda sağlayabileceği kolaylıklar sınırlıdır.
Sayfa 194Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.