Batı Avrupa'da gittikçe yükselen bir ivme gösteren modernleşme ile birlikte sekülerleşmeyi belirleyen göstergelerde de bir yükselme oldu: kilisenin öngördüğü dini inançları olduğu gibi kabullenen insanların sayısı azaldı. Cinsellik, evlilik ve çocuk yapma gibi konularda çok kimse dini prensipleri takip etmez oldu. Kiliseye gidenlerin ve din adamı olmayı tercih edenlerin oranı büyük ölçüde düştü. Avrupa kıtasının Kuzey bölümündeki ülkelerde uzun süredir var olan bu temayül ikinci Dünya savaşı sonrasında kıtanın Güney bölümündeki ülkeleri de hızla cenderesine aldı. Böylece İtalya, İspanya ve Yunanistan da kilise dininin hızla gerilemesine tanık oldu.
Sayfa 327Kitabı okudu
İslam'a karşı savaşta Yahudilerin, özellikle dini değerlere karşı haince rolünden söz eder: "Ateist, materyalist
anlayışın arkasında bir Yahudi [Marx]; hayvani cinsellik
anlayışının arkasında bir Yahudi [Freud]; ailenin yıkılması ve
toplumdaki kutsal bağların çözülmesi arkasında bir Yahudi
[Durkheim] vardır" Bu üçü Seyid Kutub tarafından
zikredilmiştir ama editörü dipnotla bir dördüncüyü daha
ekler: Dağılma ve yıkıntı edebiyatının esin kaynağı olarak
gösterilen ve bu amaçla bir Yahudi yapılan Jean Paul
Sartre. Muhtemelen bu benzeri Yahudi karşıtı (İsrail ve
Siyonizm karşıtlığından farklı olarak) görüşlerinin kaynağında Avrupa ya da Amerika vardır.
Neolitik Çağ ve Coğrafyaya Göre Değişimi
Neolitik Çağ, yani, Cilalı Taş Çağı, modern anlamda bir devrim -belli tarihler atfedilebilecek belli olaylar dizisi- değil, dünyanın farklı yerlerinde farklı zamanlarda gerçekleşmiş bir toplumsal gelişim aşamasıydı. Güneydoğu Asya'da İ.Ö. 9750 gibi erken bir dönemde başlamış olabilir; arkeolojik açıdan eski dünyanın en iyi belgelenmiş bölgesi olan Yakındoğu'da, İ.Ö. 8000 civarında; Meksika'da, İ.Ö. 7000 civarlarında; kıta Avrupa'sının kuzey bölgelerinde, İ.Ö. 5000'den pek de önce değil ve Britanya Adalarında da, İ.Ö. 4000 gibi ileri bir tarihte.
