Cetlerimiz inşa etmiyorlar, ibadet ediyorlardı. Maddeye geçmesini ısrarla istedikleri bir ruh ve imanları vardı. Taş ellerinde canlanıyor, bir ruh parçası kesiliyordu.
Akıl, bizi özümüze bağlayan ve koruyan bir işlev görmeye başladığında hemcinslerimizle, varlık alemiyle ve Yaratıcı'yla uyum ve ahenk içinde yaşamak da mümkün hale gelir.
İnanç ve erdemle beslenen akıl, varlığın hakikatine dair daha derin bir iç görü kazanır, zira böyle bir akıl kendi sınırlarını belirleyebilir ve "varlık dairesi" içinde kendi yerini bulabilir.
İnsanın en büyük hatalarından biri fani ve sonlu olanı mutlaklaştırması, mutlak olanı da izafileştirmesidir. Dünya ve ona ait olan her şey sonlu ve geçicidir. Mutlak ve ebedi olan yalnızca Allah'tır.
Kendi ışığını hakikatin ışığına ekleyen akıl, hikmeti kuşatabilir ve yolumuzu aydınlatabilir. Aksi halde yolunu kaybetmiş bir aklın hezeyanları ve felaketleri tarihimizi yazmaya devam edecektir.
ÖYLE BİR ZAMAN
Bir zaman ki;
çölleşmiş ruh iklimi çağın
çağlamaz çağrısı İslam'ın
vicdan yok asla
tüm çağrılara kapalı kalbi insanın.
yarılsa kalbi derinden
putlar fışkırır içinden.
Bir zaman gelir ki;
çığlığı ile çınlar gökyüzü
yerinden koparılmış bir dağın.
dehşetli bir sarsıntıyla sarsılır yeryüzü,
altı üstüne gelir, insan ölüsü kokan toprağın.
Yılmaz Özdemir / 26.09.2020