1. Ye
2. Dinlen
3. Aralarda dolaş
4. Sadakat göster
5. Çocukları sev
6. Ay ışığında gevezelik et
7. Kulaklarını ayarla
8. Kemiklere kulak ver
9. Seviş
10. Sık sık ulu
Vızıldıyorlar hepsini bana. Dayanamıyorum artık. Yeter demek istiyorum. Bana vızıldamasınlar, diye haykırdı adam. Başını ellerinin arasına almış ve kafasını saklar gibi gömmüştü elleri arasına. Ahali homurdanmaya başladı. İyice keyifleri kaçmıştı.
- Bitmedi… Tabii yaptıklarınız. Yediğiniz naneler bini geçti. Hepsinin cezasını çekeceksiniz, hepsinin. Bırakın artık zulmü, bırakın artık eziyeti. Güçlünün hakkı mı her şey sanki? Bırakın o zaman güçlü olmayı, diye yalvaran bir sesle konuşuyordu adam. Çıt çıkmıyordu ahalide artık. Herkes kendi içinde kendi düşüncesine daldı.
"Ay Işığında Hikâyeler" çıktı...
Mustafa Çifci AşkYazarı çok teşekkür ederim 😇 arka kapak yazısı için. Emeğinize sağlık
🙏 🙏 🙏
“Yaşamın en büyük hüzünlü yanı insanın kendisini anlayabilecek, olduğu gibi kabul edebilecek, karşılıksız sevebilecek insanları bulabilmesidir. Bu her zaman kolay olmaz. Çünkü hiç birimiz sevdiğimiz kadar
Anlatılan bizim hikayemiz...
Gözlerinin çevresinde sevgi kırışıklıkları olan adam yazdı. Çizimlerine yansıyan , kalemine yansıyan dolu dopdolu bir kalpten çıkan en temiz duygular. Odamdaki kelebekte rüya ile gerçek çizgisi şeffaflaşıyor. Dut ağacının altında yaşanılan gerçekler hisler ve çiçekler ve ufuk çizgisi. Yaşanan talihsizlikler buna rağmen ay ışığında umut ve gerçek sevgi mücadelesi. Balıklar domuzlar da ironi ve mizah iç içe. Hissedilen duygular gerçek, çok gerçek. Ufuk çizgisinde saklı, olmaz denenler ve iyi ki oldular. Çoğalan güzellikler, yaşanan şükürler... Öyle değerli ki şahit olmak bir kalbin dokunuşuna, hissedilen sımsıcak duygulara. Her gün doğumunda ve gün batımında uzakta ama yanında -yakında, kalbi gibi- olduğunu bilmek hissetmek. Tertemiz havayı içine çekmek gibi yüreğin dolması güzelliklerle. Benim iyikim. Adanmış bir eserin muhatabı olmak; değerli, derin ve çok özel. İlkim, sevgilim,
Ay Işığında Hikayeler, editörlüğünü yaptığım Betül Fırat'ın büyüleyici kaleminden çıkan on öyküden oluşuyor. Betül Fırat, bu kitabıyla muhteşem bir öykü seçkisini okuyucuların beğenisine sunuyor. Eğer Betül Fırat'ın kalemine aşinaysanız bile yine de bu kitap sizi hayrete düşürecek cinste diyebilirim. Ben Betül Fırat'ın tüm kitaplarını basım öncesinde okuduğum için kendimi bu bakımdan şanslı hissediyorum. Fantastik, gerilim, suç, bilimkurgu, korku ve kurmaca öykülerin muhteşem karışımıyla harmanlanmış olan bu kitabı okumak, sizi tam anlamıyla bir maceranın içine çekecek. Tüm öyküler birbirinden güzel ama benim en çok beğendiğim öykü "Ecnebi" öyküsü oldu. Hala Betül Fırat'ın kalemi ile tanışma fırsatı bulmadıysanız "Ay Işığında Hikayeler"i şiddetle tavsiye ederim. Şimdiden iyi okumalar.
20. yy'ın en büyük başarılarından biri olan DNA'nın moleküler yapısının çözümlenmesiyle bilim dünyası âdeta büyük bir zafer kazanmıştır. Bilim ışığında yapılan uzun soluklu çalışmalar ile netleşen DNA'nın sarmal keşfi ile 1962 yılında James Watson, Francis Crick ve Maurice Wilkins fizyoloji ve tıp dalında nobel ödülüne layık görülmüştür. Watson,