Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anne ben geldim. Bir tutam sarılmaya hasret sütünün kokusu burnumda sana koştum..Ayaklarım koşmaktan acımış, ciğerlerim yorulmuş yollar yürümekten. Hani demiştin ya ana yuvadır, bak yuvama döndüm aç kapıyı.. Beyaz yazman ağarmış gözlerin yorgun ama aynı sevgin, merhametin.Aç kollarını göğsüne yatmaya geldim. Dolaştım şehirler, köyler, başkentler. Tanıdım onlarca yüz yok sen gibisi, senin gibisi. Pamuk ellerinle al yüzümü gülüşün gözüme baksın. Sana biriktirdim hikayeler, anlatmaya susayıp geldim.. Kulağımda ninnilerin, öğütlerin ; dinledim yaşadım da geldim.. Döndüm sokaklarda bir seni gördüm koşulsuz bekleyen kollayan.. Anne ben sana geldim. koca bir sevgi koynumda.. Senden aldım büyüttümde geldim 🙏♥️
Bir salıncak harmonisi altında kayıyor yer altımda ..Her dönüşümde büyüyor otlar kalınlaşıyor salıncağımı tutan ağacın gövdesi .Daha ileri ,daha yukarı arzusuyla salınıyor hırsımın salıncağı bir aşağı bir yukarı voltasında. Gökyüzü bir bulut , bir kar ,bir yağmur, bir güneş .Her mevsim bir bir geçip gidiyor ayaklarımın altından. Saçlarımı tel tel ağartıp alırken rüzgarında .. Ağacım yaşlanıyor ben salındıkça, otlar sararıyor ,yer çamur ,yer beyaz ,yer yeşil ve yer kuruyor. Gövdesi bükülüyor ,benden habersiz sallanıyor artık salıncağım .Tempo tutamıyor seyrime artık. Genç bir ruh, ihtiyar beden misali .Benden gizlemiş ağacım ;sırtım dönük kalburunu.. ayaklarım toprağa değiyor çünkü farkediyorum . Gökyüzüm kayboluyor seyrimden. Hissettirmeden, yaprakları sararmış kavak, yelleri esiyor karşımda..anlıyorum ,bu son bahar .Hayatın özetini çıkarmaya hazırlanıyor yaşım ve herkes gibi bir damla gözyaşında hayatım dökülüyor..
Reklam
Ben sadece düşünenlerdenim, sana yürüyecek ayaklarım yok .
Yine sevgili ailem için özveride bulundum ve yine ayaklarım sızlamaya başladı.. Bu duyguya bayılıyorum.. Özverimin psikosomatik semptomu.. 🥳💝🥰
Seni öyle seviyorum Öyle özlüyorum ki Beynimdeki ve kalbimdeki bir olay değil bu Fiziki olarak eksik hissediyorum Kalbim yanımda değilmiş gibi Sanki nefes alamıyormuş gibi Çok değişik bir his Gözlerimi sıkıca yumup sana sarıldığımı düşünüyorum Gözlerim ıslanıyor hafiften Kollarım kavuşmak istiyor arasında sen varmışcasına Göğsüm kalp atışını hissetmeyi istiyor Ellerim yokluğunla üşüyor Ayaklarım sana gelmek istiyor Sesin kulaklarımda sürekli Gülen yüzüm hayallerimi süslüyor Sen özlemek sadece özlemek olmuyor Ben eksik yaşıyorum sensiz Bunu sana hissettirememekten korkuyorum Ama seni çok seviyor ve özlüyorum
Münzevî
Bir gün yaşlı bir münzeviye sorarlar:    Sürekli yalnız olmaktan bıkmıyor musun? Yaşlı adam cevap verir: Yapılacak çok işim var. İki şahin eğitmem gerekiyor… Ve iki kartal... İki tavşan sakinleştirmek ve yılanı eğitmek. Eşeği gütmek ve aslanı evcilleştirmek. Ama senin etrafında hiç hayvan göremiyoruz! Neredeler? Onlar, içimizde yaşayan
Reklam
"Çok fazla kırıldık. Evvelâ iyi niyetimizden, sonra saflığımızdan. Saf duygumuzdan. Ne kadar kırılmayı hak etmiyorsak, o kadar kırıldık. Ne kadar değer verdiysek, o kadar yıprandık. Hangi yaralı kalbe kapımı açtıysam, bir yara açıp kapattı geleceğe dair umut kapılarımı. Siyaha dair ne varsa biriktirdim kalbimin sızılarına. İnsan iyi olmaktan yorulur mu hiç? İyi olup yalnızlığı gırtlağına kadar dolar mı bir insan? Sahi iyiler neden yalnız? Nerde iyi bir insan var bıçağın en keskin izleri hep en temiz insanların sırtında? Yüreğimde ne kadar ağrı varsa çektim sineme. Mutlu ettikçe bizi kıranları, altın tepsiyle hüzün hediye edildi kanayan avuçlarıma. Ben şimdi hangi bitişin başlangıcındayım? Bilmiyorum. Mutluluğa ne zaman koşacak olsam, hüzne takılıyor ayaklarım."🌒
En kalbi muhabbetlerime vesile; Şairim, Üstadım...
Bir kalbim var evet, kan, sinir iki gözüm var seni görür ayaklarım sana gelir, ellerim seni arar bir dünya ki kocaman bir evrenki sonsuz sen olmasan neye yarar?
Kadir Mısıroğlu
Kadir Mısıroğlu
Yıldızlar yanıyor. İçim buruk ve anılar hatırlanmak için çok eskiler. Yakın değilim yeryüzüne, ayaklarım değmiyor soluk mezar çiçeklerine. Karnımda bacaklarım, annemin hatırasından bürünürcesine çekilmiş göğsüme. Huzur, korku; adı ne bilmiyorum. Hangisi itti beni ufak, dengesiz, anlamsız bir c'ye? İçimi akan bir lav bürümüşse de donuk gözlerim. Kahve ve sarıya çalan silik beyazlar var. Sıradışı değilim hiçbir uzuvum ya da tam bir benle. Zira parçalanmış bir gecede çiçek açmasını bekliyorum. Oysa bu topraklar o kuytu mezarlarla bezenmiş. Hırsla yağsa bile yağmur kurumuş bu gri kemiklerde yeşermeyecek mavi umut. Çıplak, cılız çalılar serpiştirilmiş tepelere yine de her bahar hasadı bekliyorum. Lakin gördüğümden de küçüktü cehennem zira her soğuk taşta adımla sarsılıyorum.
Mesafe yollar olsaydı titremezdi ayaklarım. Korkuyorum… Kaç yürek ötemdesin?
Reklam
iniyorum maktul minarelerden taraçadan, bahçeden ilk tanıyı bulanların indikleri her yerden ilk tanıyı bulandıran bir vaşakla birlikte
Şunu söylemeliyim ki ben bu kadar değildim; henüz bitmedim ama, eksildim. Yakında yalnızca suyum kala­ cak, ve bu yüzden bana kızılacak. - Allah, Allah, yahni bitmiş - kim yedi bunu? İşte o an, başa dönebilsem; yahniden önceki tarihime - birden bir keçi, bir sığır, bir domuz olarak, ayaklarım tabaktaki suyuma ve ekmek artıklarına batarken, yük­
Gidecek yer kalmadı, Ama gidiyor ayaklarım
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.