Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Berna Moran, Peyami Safa'nın Romanlarında İdeo!o|ik Yapı
Peyami Safa’nın çizdiği karşıt karakterlerde ayrı dünya görüşlerinin yattığını söylemeye gerek yok. Öyleyse son kertede nasıl bir değerler karşıtlığı ile yüzyüzeyiz? Batılı tipin savunduğu başlıca değerler, yazarımıza göre. Batı uygarlığına özgü değerler: para, çıkar ve hazza da­yanan bir ahlâk anlayışı; Doğulununkiler ise Türk-İslâm uygarlığından gelen manevî değerler ve dine dayalı bir ahlâk anlayışı. Şimdi bir adım daha ileri giderek roman­ların üzerinde kurulduğu temel karşıtlığı saptamak ister­sek, bunu madde ve ruh kavramlarına indirgeyebiliriz kuşkusuz. Zaten dikkat edersek görürüz ki Batılı adamın özellikleri beden ve madde ile. Doğulununkiler ise ruh veya kalb ile ilgili (...) Onun için Batılı tipin kadından bek­lediği de birkaç saniyelik zevktir. Ne sever, ne de kıska­nır, ama şık giyimi, serbest davranışları ve atılgan kişili­ği ile kadınlar için çekicidir ve kolay avlar onları. «Doğulu ise ruhdur, kalbdir. Budur kadınları çeken de. (...) Doğulunun aradığı hazlar da bedenin değil ru­hun hazları olduğu için aşka bir beden işi olarak bak­maz. (...) «...Batılının üstünlüğü, kudreti, madde ve beden dünyasındadır; maddî değerlerse, bedensel zevklere kavuş­masını bilir, ama amacına ulaşmak için ruhu, kalbi ve ah­lâk kurallarını yadsır. Peyami Safa Batı - Doğu karşıtlığı­nı madde ve ruh karşıtlığı şeklinde gördüğü için, tiplerin bu yönlerini belirtmek üzere, kahramanlarının özellikle aşk, para ve yurt sorunları karşısındaki tutumlarını orta­ya koymaya yarayacak olaylar düzenler. Kadın kahra­manlarına gelince, bu konuda rahatsızdır. (...)
Empedokles, Öklid, Heraklit, Evliya Çelebi
_Empedokles_ _Nasıl ki ressamlar çeşitli boyaları uygun oranlarda karıştırıp sayısız şeylerin, örneğin ağaçların, kuşların hatta tanrıların resimlerini yaparlarsa, aynı şekilde doğa da dört öğeyi farklı miktarları karıştırıp varlıkları meydana getirir. _Her şeyin kaynağı 4 element. Parlayan Ateş(Zeus), Hayat veren Hava(Hera), Toprak(Hades),
Reklam
Kendine Hiç Değerini Sordun Mu?. Garib Çoban
Ruhu baharsız bir kışla tanıştı maşuğun. Onun kokusu olmadan bastırılmış solmuş yapraklar gibiydi. Sessiz bir gökyüzü, kayıp kuşlarını arıyordu sanki. Gönlü mabeddir insanın; yaradana yükselen bir makam, türlü mezalimin ardından, sığınacağı hanedir. Ve fakat virane ise eğer, Nebi İbrâhim olmak gerekir. Çünkü kaygılar, hazlar, kibirler, arzular
Deniz Beykont'un muhteşem yazısı
İnsanlar hikâyelerini arkada bıraka bıraka yaşamak zorundadır hep. Yavaş yağan yağmurda, hızla giden arabaların ön camında, yer çekimine inat yukarı akan damlalar her zaman, her şeyin göründüğü gibi olmadığını hatırlatır. Hayatla boğuşurken, ite kaka kurulan benliklerin törpülendiği hissedilir. Arkada bırakılanlar çarpanlarına ayrılmış, sağlaması
ermiş Kendi gününün şafağında, seçilmiş ve sevilen insan Al Mustafa, tam oniki yıl boyunca Orphales şehrinde, gemisinin geri dönüp kendisini doğduğu adaya götürmesini bekledi. Ve onikinci yılda, hasat ayı olan Ielool'un yedinci gününde, şehir duvarlarından uzak bir tepeye tırmandı, denize doğru baktı ve gemisinin sisle beraber gelişini
Bir eve sahip olmak, bir eve ait olmak, bir eve dahil olmak. Ayrı hazlar, ayrı dertler, ayrı yalnızlıklar, ayrı yoksunluklar, ayrı mutluluklar...
Reklam
VARSIN AŞK ÖLSÜN, EVLİLİK BİZE YETER
Evliliğin aşkı öldürmesinin yahut içten içe kemirmesinin kötülüğü üzerine konuşup duruyoruz her fırsatta. Hatta ölen aşkımızın ardından içten içe hayıflanıyoruz. Yıllar geçtikçe mutsuzlaşıyor, evliliğimizin ilk anlarında yaşadığımız haz ve heyecanı bulamamaktan dolayı karamsarlığa düşüyoruz. Tüm dünyaya paralel olarak ülkemizde de boşanma
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.