Kayıp Cennet John Milton tarafından 17. Yüzyılda kaleme alınmış epik şiirdir. Bu destansı şiirde Lucifer'in hz. Adem ile Havva'yı nasıl saptırdığı ve Aden Bahçesinden yani cennetten çıkarılışı konu edilir, diğer bir değişle Musevi-Hıristiyan anlayışındaki İnsanın Düşüşü anlatısı.
Doğa ve uhrevi varlıklar harika bir şekilde tasarlanmış olduğunu düşünüyorum. Güneş, çiyle parlayan otlar, meyveler, çiçekler, akşamın serinliği, rüzgarı, gecenin sessizliği, meleklerin ulvi özgünlükleri şeytanın kıvrak zekası, mitolojiden örnekler hiç Hz. Adem ve Havva'nın yaratılış hikâyesini bu kadar çarpıcı bir dille okumadım ve kimseden dinlemedim, bu eserin ben de kalan yeri çok ayrı..
" Hiç kuşkusuz seninle birlikte ben de öleceğim. Sensiz nasıl yaşarım? Senin tatlı konuşmandan aşkından nasıl vazgeçerim de bu vahşi ormanlarda kimsesiz yaşarım? Bir kaburgamı daha versem ve Tanrı bir Havva daha yaratsa bile senin kaybını asla unutamam. Hayır, hayır! Doğanın bağı çekiyor beni, sen benim etimsin, kemiğimsin mutluluk ya da acılarda ayrılamayız biz." Bu mısraları okurken o kusuru bulunmayan duyguyu hissettim ve aşkın boyutunun engin ummanlarda nasıl yüzdüğüne şahit oldum.
Yazarın diğer kitabı " Paradise Regained"(Cennet Geri Alındı) bu eserinide en yakın zamanda okumayı düşünüyorum Cenneti tamamen kaybetmedik.
Yüreğinde bizi taşıyan insanlar vardır. Yanlarında olmayız ancak yanlarından da ayrılamayız.
Ben Bursa' dayım.
Resim bana ait değil. Ancak görseller bana ait, benim için.
Lotus'un benim için anlamını, benimle temas eden herkesin bildiği, ve hakkında konuşmaktan en keyif aldığım konum.
Mutlu pazarlar, sahip olduklarımızın farkındalığıyla :) :)
Margaret Island
Budapest - Hungary
Damarlarımızda tüm insanlığın kanı dolaşır. Biz yalnız değiliz; biz ondan ayrılamayız, çünkü o bizim ortak annemizdir. Öyleyse bunu hatırlayalım, her nerede onun bir evladı - bizim de bir kardeşimizle karşılaşırsak.