Fi, çi ve ardından pi... Ne kadar da güzeldiniz. Ne kadar da kitap olarak kalması gereken basitleştirilmeyi haketmeyen, herkesin karakterine göre birsey anladığı seri. İnsan sevdiği kitap dizi oluyor diye üzülür mü demeyin ben duyduğumda baya kızmıştım yazara.
Duygularımı söylemeden incelemeye başlamak istemedim açıkcası. Fi Çi ve Pi benim için
Tıpkı bugün gibi, kıyametin kıyısındaydı dünya. İmparatorlukların öldüğü, bireyselliğin doğduğu, geçmişin geçmişe gömülürken tohum olduğu ve gömüldüğü karanlıkta küflenirken kök salıp yeniden doğmanın hayallerini kurduğu aynı bugün gibi bir dündü...
İnsanın kendini bilmesi, insanlık tarihini, yani nereden geldiğini anlamasıyla başlar. Geldiği yeri bilmeyen, gitmesi gereken yeri de bilemez ve bilinmezlik içinde kaybolmuş biri, insan olamaz.
Bir kadın için en zoru, arzulanmaktan sakınabilmek değil miydi?.. Arzulanmak kadınların hastalığı gibiydi, en çok arzulandıkları kişiye yönelmeleri acaba acizlikten miydi? İstenmek... kadınların zaafıydı.
Birini görmek, adını bilmek, selamını almak değildi ki tanışmak. Birbirlerimize bulaştırdığımız düşünceler, fikirler, duygular olmadan nasıl tanışıklık olsundu... Gerçek tanışma, fikrin hissini karşındakine bulaştırmak değil miydi?