Hesap gününü unutalım diye milyonlarca gün uydurdular!
- Sevgililer günü
- Anneler günü
- Babalar günü
- Kadınlar günü
- Vs.vs.vs...
Ne istiyorlarsa ona göre gün uyduruyorlar.
Yeter ki kıyamet gününü,
Ölüm gününü,
Hesap gününü
Hatırlamayalım…🥀
Her saniye ailesi için çabalayan ve didinen ; ömrünü dünyaya getirdiklerine zerk eden kadınlarımızı anneler günü, kadınlar günü ahmaklığına ve onursuzluğuna kurban etmeyelim.. İnsan denilen varlığın tarlası kadındır.. Kadındır herşeyi insanın.. Doğuranı da doyuranı da büyüteni de koruyanı da dua edeni de kadındır insanın..
İnsanları kandırmayı iyi biliyorlar.
Dünya kadınlar günü,anneler günü babalar günü,sevgililer günü vs. Hepsi siyonizme destektir..
İçimizdeki merhametle,sevgiyle alakalı olan duygulardır,duygularımızla oynuyorlar.
Bir yaşam ahlakıdır,hayatımızın her anında,alanında riayet edilmelidir.
Gazzede ölen,Doğu Türkistan'da,Arakan'da vesair yerlerde zulüm gören kadın ve çocukların nasıl bir günü olabilir..
Tecavuze,cinayete kurban gidenlerin.
Bence Dünya zulüm günü ilan etseler daha mantıklı..
Lakin gerek yok çünkü dünyada zulümsüz bir gün geçmiyor..
Kadınlara zulüm gününüz kutlu olsun..
@MuhayyelSofi
Şu özel gün olarak adlandırılan; Babalar Günü, Anneler Günü, Sevgililer Günü ve bilmem ne günü sadece bana mı itici geliyor. İnsan her gün insan, kadın her gün kadın baba her gün baba ve anne her gün anne. Kadının toplum içerisinde üstlendiği rollerin yükü ciddi anlamda ağır ve buna istinaden değerli olduğunu, benzersiz olduğunu her daim hissetmesi gerekirken yılın 364 günü rutin devam edip sadece 1 gün mü bu değeri hatırlatılıyor yani. Nasıl yorumlanırsa yorumlansın, ya da nasıl karşılanırsa karşılansın, özel gün olarak addedilip ticari amaç güden her gün bana gereksiz geliyor.
John Verdon ile tanışmam ilkokul yıllarıma dayanır. O zamanlar kitapların dünyasına kimi zaman yalanlarla kimi zaman da masum heveslerle dahil olmaya, bir şekilde yolumu bulmaya çalışıyordum. Okumayı seven bir arkadaşım bir keresinde sınıfta Verdon okurken bana kitabın bölümlerinden birini okutmuştu. Okuduğum birkaç cümlede anladım ki fazlasıyla
MALUMATFURUŞ
Ayşegül'ün Günlüğü
Herkesi Merhabalar...
Sizlere çok güzel bir kitap ile geldim.
Ben bu tarz günlük kitapları çok severim.
Ayşegül hanım da bütün samimiyeti ile öyle güzel yazmış ki.
Okurken gülmemek,eğlenmemek ve zaman zaman da hüzünlenmemek elde değil.
Ön söz kısmından o samimiyeti alıyorsunuz.
Ve kitabın içerisine girip
Düşünüyorum da, annemle babama bu dünyada yaşamak kolay! Babam altmış yaşında didinip duruyor, 'palyatif çarelerden söz ediyor, insanları tedavi ediyor, köylülere iyilik yapıyor, hovardalık ediyor kısacası; annem için de kolay: Bütün günü çeşit çeşit işlerle, ahlarla, oflarla dopdolu, kendini düşünecek zamanı olmaz; ben ise..."
"Sen ise?"
"Bense düşünüyorum: İşte burada saman yığınının gölgesinde yatıyorum... Daracık bir yer işgal ediyorum, içinde bulunmadığım, beni ilgilendiren bir işin olmadığı geri kalan boşlukla kıyaslandığında bir damlacık bir yer ve yaşayabileceğim zaman bölümü, benim içinde olmadığım ve olmayacağım sonsuzluk karşısında öyle küçük ki... Oysa bu atomda, bu matematiksel noktada kan dolaşıp duruyor, beyin çalışıyor, birtakım istekler oluyor..
"Bir Genç Kız Yetişiyor" kitabının baş kahramanı Francis Nolan 1901'de doğmuş Brooklyn'li bir kız. Kitap 11 yaşındaki Francie'nin cumartesi ve pazar günü rutinlerini anlatarak başlıyor. Bu başlangıç insana biraz sıkıcı gelebiliyor ve kitabın başı dolayısıyla çok akıcı olmuyor. Ancak bu kısımdan sonra Francie'yi
Yitip giden analar, babalar, kardeşler. «Üç gün, dört gün, beş gün. Her Allahın günü ablamı aradık, ama bulamadık. Kapıda ne vakit bir ayak sesi duysak, «o» diyorduk. Gece dış kapıyı açık bırakırdık, hemen girsin diye.»
Sayfa 14 - Çağdaş Yayınları 1. Baskı 1976Kitabı okudu