Dünya sürekli, görünmez bir biçimde değişiyordu, tıpkı bir şişedeki şarap gibi. Bense camın içinde ılık ılık parlayan koyu kırmızı sıvıdan ötesini göremeyen biri gibiyim.
En yüce mutluluğu tattım, bunu sonsuza dek sürdürmeyi isteyecek kadar açgözlü değilim. Her düş biter. Hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmeyeceğini bile bile, sürdürmeye hakkım var, diye tutturmak aptallık olmaz mı?
Reklam
Kimi zaman bir insanı mantıklı savlarla inandırmak güç olabilir, kimi zaman sahte bile olsa duygusal bir gösteri onu kolayca etkileyebilir.
yine de bir şeyi yitirmek önemlidir; bana kalırsa yitirmek yeni bir oluşumun gerekli kaynağıdır.
Kadın; yaşayan, soluk alan, üzülen, acıyla haykıran insanoğlunun bütün karmaşık duygularının tek temsilcisi gibi orada öylece duruyordu. Hissetme ayrıcalığı salt ona bağışlanmıştı sanki. Daha birkaç dakika öncesine kadar seyircilerin gördükleri tek şey şişman, durmaksızın terleyen, otuz bir yaşındaki bir kadındı. Oysa şimdi soluklarını tutmuş, hayretle açılmış gözlerle duygularının enkaz haline getirdiği bir insana, yemek masasına canlı canlı konmuş bir balık gibi kıvranan birine bakıyorlardı.
Bu eğitici görüntü, “bereket versin, günaha girme tehlikesi benim için asla söz konusu değil” inancının ahlaksal çirkinliğine karşı gözlerini son zamanlarda gördüğü her şeyden daha çok açmıştı. Gelecek nelere gebe olursa olsun böyle bir yaklaşımın tuzağına asla düşmemeye kararlıydı.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.