Mesel; ders alınacak söz demektir. Oturup düşünülecek, tartışılacak konularda şöyle bir fikir beyan etmektir. Tevekkül edilecek kısa sözler, öykülerdir.
Iskender Pala okumayı çok seviyorum kendisinin edebiyatını da çok seviyorum ki zaten divan edebiyatını sevdiren adam kendisi. Bu kitabında da hayata dair, siyasete dair, kişiliğe dair vs öykülerini derleyip toplayıp okurlarının önüne sunmuş. Bazı öykülerde minyatürler, fotoğraflar da mevcut Osmanlı zamanlarından. Öyküler ve görselller ile hoş bir geçmiş saklı kitapta, okuyun derim. Ama kesinlikle romanlarını çok daha basarılı, çok daha doyurucu buluyorum. Ne olursa olsun güvenerek alır okurum kötü demem yetmedi derim, siz de bir şans verin bence Iskender Pala'ya. Mesellerini de ayrıca okuyun, iyi okumalar .
Burnumuzun bir kusuru bizi filozof yapar mı?
Kitabımızın kahramanı Moscarda'yı yapıyor işte.Kahramanımızın hayatı, bir sabah eşinin "Ne o, burnunun çarpıklığına mı bakıyorsun?" demesiyle değisir.O güne kadar burnunun kusursuz olduğunu düşünen Moscarda'yı alır bir telaş. Aman ne burunmuş o ! Aldı bizim Moscarda'yı yaptı Descartes.
Kendisinin, o güne kadar gördüğü kişi olmadığını düşünen Moscarda, zamanla her şeyi sorgulamaya başlıyor.Pandora'nın kutusunu açmıştır bir kere.Kimliğini, geçmişini,mesleğini,eşini, kısacası hayatla ilgili doğru sandığı her şeyi dışarıdan binlerce kişinin gözüyle seyrettiğinde gerçekleri görmeye başlayacaktır. Kahramanımız, delilik yolunda yürürken bize, "insan bir midir,hiç midir yoksa binlerce midir" diye sorduruyor.
Kitabı genel olarak beğendim.Nobel ödüllü İtalyan yazar Luigi Pirandello'nun mizah anlayışını ve anlatımı da hoşuma gitti.Felsefik bir kitap olduğu için akıcı ve sürükleyiciydi diyemem.Okurken düşündüren kitaplardan.
Son olarak, 1934 yılında Nobel ödülü alan Pirandello, 1936 yılında ölür.Yazarın popülerliğinden yararlanmak isteyen faşist diktatör Mussolini,cenazesini ulusal bir törenle kaldırmak ister.Oğlu ise vasiyetine bağlı kalınmasını ister ve reddeder.Vasiyeti ise bir cümleden ibarettir:
"Kimse gelmesin cenazeme, cesedim yakılıp rüzgarlara ve eğer mümkün olursa Sicilyadaki denizime savrulsun..."
Keyifli okumalar...
"Neyi seversen, o olursun. Sevgi simyadir. Asla yanlış şeyi sevme çünkü seni dönüştürecektir.
Hiçbir şey sevgi kadar dönüştürücü değildir. Seni daha yükseklere, doruklara çıkabilecek bir şeyi sev. Senin ötende birşeyi sev."
İlk roman türü örneği olarak gösterilen eser; parodinin, hicvin, kara mizahın ve hatta absürt komedinin önemli bir örneği. Yazarın beş kitabından ilk yazdığı Pantagruel olsa da aslında Pantagruel’in babası olan Gargantua olayda ilk halkayı oluşturur. Ben Pantagruel’den başlamayı tercih ettim ve sonra Gargantua’yı okudum. Yazar Orta Çağ'ın hukuktan tıbba, astrolojiden teolojiye bütün kurumlarını yerden yere vuruyor. Ayrıca Türkler dahil neredeyse tüm uluslar ve diller hicvinden nasibini alıyor. Argo ve bel altı diliyle en büyük taşlamasını kiliseye, teologlara ve krallara yapmış. Rabelais’in toplumsal kurumlara yönelik eleştirisi günümüz için de geçerliliğini korumaktadır.
PantagruelFrançois Rabelais · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2018274 okunma