Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Söylediğine göre, çok sevdiği kadın ona ihanet etmişti. Bana, kadınlar konusunda çok dikkatli olmamı söylerdi. Gülüşlerine asla kanma, derdi. Seni bir gülüş tav edebilir, uğruna her şeyi yok edebilirsin." Bronz birinin gülüşüne kanacak biri değildi. "Dedeni dinliyor olmalısın," dedim tabloya bakmaya devam ederken. Dedesinin
Sayfa 300
Girişte ayaküstü konuşurlarken, Ayla Hanım oğlunun kolunu çekiştirdi. “Hadi gidelim, ortada durmayalım…” dedi. “Bir sürü gelen giden oluyor. Milleti engellemeyelim.” Gözü kapıdaydı. Yüzünü hafif bir gülümseme sardı. “Ah!.. Canım benim! Şu gelinin güzelliğine bak! Ne kadar da güzel!” diye kendi kendisine mırıldandı. Kapıdan giren genç gelin sırtındaki kabanı çıkarmış, yanındaki kıza veriyordu. Acelesi olduğu belliydi. Geç kalmış veya kalmak üzere gibiydi. Yavuz öylesine, ilgisizce başını çevirdi. Annesinin bahsettiği gelini daha ilk anda gördü. Görülmeyecek bir kadın değildi ki… Gerçekten çok güzeldi. Adeta masallardan fırlamış bir prenses gibiydi. Gelinlik yerine beyaz, çok zarif bir elbise giymişti. Ten rengi çoraplar ile biçimli bacakları göz alıcı duruyordu. Giymiş olduğu topuklu beyaz ayakkabılarla daha da uzun görünüyordu. Geç kaldığı için telaşlandığı belliydi. Yanakları al al olmuştu. Çekici gelinin yeşil gözleri salonun içinde gezindi hızla. Sonra Yavuz’un gözlerini buldu uzaktan… Ve birden heyecanlı bir gülüş attı ona. Neşe dolu, muzip bir gülüştü! Geç kalma ihtimalinin olduğu düğüne zorla da olsa yetişmiş olan bir gelinin zafer dolu bakışları vardı. Yavuz nefesini tuttuğunu fark etmemişti. O tanıdık gözlerde kayboldu bir an için. “Anne…” dedi yavaşça. “O kız Merve!..” Gözlerini ondan alamıyordu. Her yanı sürprizlerle dolu olan bu kıza inanamıyordu. “Gelinin…” diye ekledi usulca.
Reklam