Affı al" emri üzerine bu FAKÎR şerh vermek ister.. «Al» demek, onu daima huy edin; demektir. Her kim, af sıfatı ile huylanırsa, Allah-ü Teâla'nın isimlerinden biri ile isim almış olur. O isim ise, «AFV» dır. Bir Ayet-i Kerimede şöyle buyurulur:
- «Affeden ve ıslâh olan kimsenin mükafatını bizzat Allah verir..» (Şura,40) İyi bilesin ki: Saadet şekâvete, şekâvet ise. saadete terbiye ile çevrilebilir.
Bunu Peygamber S.A. efendimizin buyurduğu şu Hadis-i Şeriften anlıyoruz:
- «Bütün çocuklar doğarken ÎSLAM fıtratını taşır. Sonra, ana babası onu yahudî, mecusî, nasrani eder.» Bu Hadis-i Şerif gösteriyor ki, herkesin iyiliğe ve kötülüğe kabiliyeti vardır.
Bundan ötürü şu, tamamen kötüdür, veya iyidir; gibi bir hüküm verilemez. Bu yolda söylenmesi doğru olan şudur:
- Eğer bu şahsın iyiliği, kötülüğünden üstün gelirse, saadete erer.
Kötülüğü üstün gelen ise aksine olur.. Bu sözden başkasını diyen şaşmış sayılır. Bu demek değildir ki, insan, amelsiz cennete girer; hatası olmadan da ateşe sokulur. Bu inanç, ÎSLAM esaslarının hilâfınadır. Çünkü Allah-ü Teâla cennetini iyilik ve iman ehli kullarına vaad etti. Ateşi ise küfür, şirk ve isyan ehline.. Şu Ayet-i Kerime bize bu mevzuda yol gösterir:
- «Bir kimse iyilik ederse, kendine; lehine.. Kötülük ederse, yine kendine;
aleyhine.." (Casiye, 15)- «Bugün herkes, yaptığı ile ceza görür, bugün zulüm yok.» (Gafir, 17) Yine buyurur:
- «İnsana yalnız yaptığı kadarı kalır." (Necim, 19) Yine buyurur:
- «Kendiniz için Hakk'a takdim ettiğinizi onun katında bulacaksınız.» (Bakara, 110)