Balzac’ın taviz vermeyen, sadece enerjiye dikilmiş gözü olguların karmaşası içinde sadece canlı çırpınışları görür; Napolyon’un bozguna uğramış ordusu olanca gücüyle köprüye ulaşmaya çalışırken Beresina’da meydana gelen o kargaşa içinde, yüzlerce kez betimlenmiş ve bir saniyeye sıkıştırılmış çaresizlik, hainlik ve kahramanlık sahnelerinden gerçek en büyük kahramanları bulup çıkarır: Üzerinden ordunun yarısının kaçtığı sallanan köprüyü yapmak için göğüslerine kadar gelen suyun içinde üç gün boyunca çalışan, isimlerini kimsenin bilmediği kırk öncü.
Vadideki Zambak, Honore de Balzac’ın, insanlık Komedyası’nın “Taşra Yaşamından Sahneler” bölümünün bir romanıdır. İlk olarak 1835’te Revue Paris gazetesinde tefrika edilmiş, 1836 yılında da tamamlanmıştır.
Vadideki Zambak’taki olaylar 1809-1836 yılları Fransa’sının taşrasında ve Paris’inde geçer. Romanın kahramanları sıradan insanlar değil,
Dickens hayattan fazla bir şey istemiyordu: Onun kahramanları da böyleydi. Balzac’ta bir kahraman hırslı ve iktidar düşkünüdür, güce duyduğu hırslı özlem içini yakar kavurur. Hiçbir şey ona yetmez; kahramanların hepsi doyumsuzdur, her biri dünya fatihi, bir devrimci, bir anarşist ve aynı zamanda bir tirandır. Dostoyevski’nin kahramanları da ateşli ve çoşkuludur, iradeleri dünyaya karşı çıkar ve en muazzam doyumsuzluk içinde gerçek yaşamdan hakiki yaşama uzanır; vatandaş ve insan olmak istemezler, bilakis her birinde tehlikeli gururun verdiği huşudan dolayı bir kurtarıcı olma kıvılcımı parıldar. Balzac’ın bir kahramanı dünyayı boyunduruk altına almak ister, Dostoyevski’nin kahramanı ise onu alt etmek. Her ikisinde de günlük yaşamın üstüne çıkma gayreti, sonsuzluğa doğru bir yönelim vardır. Dickens insanlarının hepsi mütevazıdır.
Sayfa 58 - İş Bankası Yayınları - DickensKitabı okudu
Zweing Üç Büyük Usta’da 19. yüzyılın üç büyük yazarını, toplumu anlatan Balzac’ı, aileyi anlatan Dickens’i, bireyi ve insanlığı anlatan Dostoyevski’yi okurlarına bir arada sunmuş. Kitapta Balzac’a 40, Dickens’a 36, ve Dostoyevski’ye 132 sayfa ayrılmış.
Balzac; Kendi dünyasını kurmuş, kahramanlarıyla dünyayı fethetmenin arzusuyla yanıp
Balzac’ın roman kahramanları, çıkar çatışmalarının ortasında, ait oldukları sınıfın tipik karakterleri olarak ele alınsa da, her birinin bireysel ve ruhsal özellikleri, giyim kuşamlarından tutum ve davranışlarına kadar ayrıntılı olarak tasvir edilir...
40'lı yaşlarda olan zengin ve soylu bir kadın Matmazel Cormon'ın temiz bir yuva kurma hayali vardır. Kendisine talip olan üç damat adayı vardır. Biri gerçekten sevdiği için Matmazel ile hayatını birleştirmek istiyordur. Diğer iki karakter ise makam mevki elde etmek için evlenmek istiyordur. Peki bu zorlu savaşı kim kazanacak? Kimi hüzne gark olacak. Kimi hayallerine kavuşacak...
Evde Kalmış KızHonore de Balzac · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2017556 okunma
Balzac’ta bir kahraman hırslı ve iktidar düşkünüdür, güce duyduğu hırslı özlem içini yakar kavurur. Hiçbir şey ona yetmez; kahramanların hepsi doyumsuzdur,her biri dünya fatihi, bir devrimci, bir anarşist ve aynı zamanda bir tirandır. Hepsinde bir Napolyon mizacı vardır. Dostoyevski’nin kahramanları da ateşli ve coşkuludur, iradeleri dünyaya karşı çıkar ve en muazzam doyumsuzluk içinde gerçek yaşamdan hakiki yaşama uzanır; vatandaş ve insan olmak istemezler, bilakis her birinde tehlikeli gururun verdiği huşudan dolayı bir kurtarıcı olma kıvılcımı parıldar. Balzac’ın bir kahramanı dünyayı boyunduruk altına almak ister, Dostoyevski’nin kahramanı ise onu alt etmek. Her ikisinde de günlük yaşamın üstüne çıkma gayreti, sonsuzluğa doğru bir yönelim vardır. Dickens insanlarının hepsi mütevazıdır. Tanrım, ne istiyor bunlar? Yılda 100 pound, sevimli bir eş, bir düzine çocuk, dostlar için donatılmış güzel bir masa, Londra civarında, penceresi yeşil bir manzaraya bakan, küçük bir bahçe içinde bir kır evi ve bir avuç mutluluk.
Kitap adından da anlaşılacağı gibi bir biyografi. Daha doğrusu üç biyografi. Ancak tahmin ettiğimiz gibi en azından benim tahmin ettiğim gibi kuru bir biyografi, kronolojik birer yaşam öyküsü değiller. Zweig bu üç büyük ustanın tüm eserlerini incelemiş. Onları yazmaya nelerin ittiğini, kimlerden nasıl etkilendiklerini, yazarken içinde
Balzac’ta bir kahraman hırslı ve iktidar düşkünüdür, güce duyduğu hırslı özlem içini yakar kavurur. Hiçbir şey ona yetmez; kahramanların hepsi doyumsuzdur, her biri dünya fatihi, bir devrimci, bir anarşist ve aynı zamanda bir tirandır. Hepsinde bir Napolyon mizacı vardır. Dostoyevski’nin kahramanları da ateşli ve coşkuludur, iradeleri dünyaya karşı çıkar ve en muazzam doyumsuzluk içinde gerçek yaşamdan hakiki yaşama uzanır; vatandaş ve insan olmak istemezler, bilakis her birinde tehlikeli gururun verdiği huşudan dolayı bir kurtarıcı olma kıvılcımı parıldar. Balzac’ın bir kahramanı dünyayı boyunduruk altına almayı ister, Dostoyevski’nin kahramanı ise onu alt etmek. Her ikisinde de günlük yaşamın üstüne çıkma gayreti, sonsuzluğa doğru bir yönelim vardır. Dickens insanlarının hepsi mütevazıdır. Tanrım, ne istiyor bunlar? Yılda 100 pound, sevimli bir eş, bir düzine çocuk, dostlar için donatılmış güzel bir masa, Londra civarında, penceresi yeşil bir manzaraya bakan, küçük bir bahçe içinde bir kır evi ve bir avuç mutluluk. Onun ideali sıradan bir burjuva idealidir: Dickens’ta bununla yetinmek zorunludur.
Balzac’ta bir kahraman hırslı ve iktidar düşkünüdür, güce duyduğu hırslı özlem içini yakar kavurur. Hiçbir şey ona yetmez;
kahramanların hepsi doyumsuzdur, her biri dünya fatihi, bir devrimci, bir anarşist ve aynı zamanda bir tirandır.
Hepsinde bir Napolyon mizacı vardır. Dostoyevski’nin kahramanları da ateşli ve coşkuludur, iradeleri dünyaya karşı çıkar ve en muazzam doyumsuzluk içinde gerçek yaşamdan hakiki yaşama uzanır; vatandaş ve insan olmak istemezler, bilakis her birinde tehlikeli gururun verdiği huşudan dolayı bir kurtarıcı olma kıvılcımı parıldar. Balzac’ın bir kahramanı dünyayı boyunduruk altına almak ister, Dostoyevski’nin kahramanı ise onu alt etmek. Her ikisinde de günlük yaşamın üstüne çıkma gayreti, sonsuzluğa doğru bir yönelim vardır. Dickens insanlarının hepsi mütevazıdır.
Balzac’ın da küçük bir
odada işe başladığı Quartier Latin’de ortaya çıkar onun
kahramanları; sosyal yaşamın ilksel biçimleri: Tıp
öğrencisi Desplein, hırslı Rastignac, filozof Louis
Lambert,
ressam Bridau,
gazeteci
Rubempré..
"Gerçek bir İngiliz olarak ahlakın temeline inmeye kalkışmadı, bunlar tutucu biri için İncil kadar kutsaldı. Ve bu memnuniyet, kendi çağının gevşek mizacının usaresi Dickens için çok karakteristikti. Hayattan fazla bir şey istemiyordu: Onun kahramanları da böyleydi. Balzac'ta bir kahraman hırslı ve iktidar düşkünüdür, güce duyduğu hırslı
*Bir Zweig kitabı daha okundu; ”Üç Büyük Usta”. Zweig gibi bir gözlemci, analizciden 3 ustanın incelenmesi ve karşılaştırması. (bu sefer aştım, bir taşla 4). Zweig’in ilk okuduğum kitabı “Yıldızın Parladığı Tarihi Anlar”dı, çok beğenmemiştim. Ama çok okunuyor diye başka kitaplarını deneyeyim dedim ve pişman olmadım. Bu kitabı da çok okunan bir