Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Herkese sıcacık bir merhaba
Alışılmışın dışında bir cinayet romanıydı. İşlenen cinayet en başta açığa çıkarılıyor ancak akıcı ve edebi yanı ile sonuna kadar sizi meraklandırmaya devam ediyor. Kısa ama bir o kadar düşündürücü, yazarın yıllar öncesinde çocukluğunu geçirdiği kasabada yaşanan bir cinayetin perde arkası.
20 yaşında olan Santiago' nun yaşadıkları dönemimizde de toplumsal ve kültürel yapıda karşımıza çıkan duyduğumuz ve haberlerden izlediğimiz sonu olmayacak bir dram aslında. Sosyal ve Psikografik açıdan baktığınızda kültürel yapının dengesizliği ve cahilliğinde boğulan kanı kaynayan, gözü dönmüş bir nesilin düşüncesizce bir anlık öfke ile kestikleri ceza.
Cinayetten ziyade kitabı okurken hissedilen duyguda şaşırdığınız, anlam vermekte zorlandığınız anlar var. Basiret dedikleri bağlanmanın mı yoksa karşı tarafı dinlememenin mi ya da cinayeti işleyen kişilerden beklenmeyen davranışlar mı susturdu kasabadakileri.
Bir yalan uğruna mıydı Santiago'nun ölümü? Kimi korumaktı gaye?
Cinayet işlenmeden öncesi ve sonrasında yaşananlar ile yıllar sonrasına gidildiğinde ortaya çıkanlar.
Okumayanlar için tavsiye edebileceğim bir kitap. Bir oturuşta biter, ben iki günde toplam 4 saatlik zamanda bitirdim.
İnsanın yüreğinin nedenlerini anlamıyorsunuz.
Mektuplar tarihlerine göre sıraya dizilmiş, renkli kurdelelerle demetler halinde bağlanmıştı; hiçbiri açılmamıştı.
Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.
“Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.”
Herkese merhaba ️Kısa ama etkileyici, sonunu başından bilmenize rağmen heyecanla okuyacağınız bir kitap önerisiyle geldim.
Kırmızı Pazartesi, ‘’ Santiago Nasar, onu öldürecekleri gün, piskoposun geleceği gemiyi karşılamak için sabah saat 05.30’da kalkmıştı.’’ cümlesiyle başlıyor. Kitabın geri kalanında ise adım adım bu cinayetin nasıl işlendiğini ve halkın bu cinayetin işleneceğini bilmesine rağmen engel olmak için hiçbir şey yapmayarak bu cinayete nasıl göz yumduğunu görüyoruz.
İşlenen cinayet bir ‘’ namus cinayeti’’. Kurbanın suçlu olduğuna dair tek bir kanıt bile yokken kimsenin ses çıkarmadığı belki de içten içe destekledikleri bir cinayetin hikayesi Kırmızı Pazartesi.
Üstelik bu cinayet kitabın yazarı Gabriel Garcia Marquez’in çocukluğunu geçirdiği kasabada yaşanmış bir olay. Yazar ustaca bir dille anlatmış olan biteni. Marquez’den okuduğum ilk kitap ve son olmayacağı kesin.
Kısacası kitapta bir cinayete , toplumsal ruhçözümlemelerine, halkın ortak davranış biçimlerine değinilmiş. Ben kitabı beğendim, okumanızı öneririm.
"Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım."
Öncelikle kitabın akıcılık konusunda hiçbir probleminin olmadığına değinmek isterim. Ama kitaba başlamadan önce içinde bulunduğum heyecan kitap bittiğinde gerekli tatmini almadı. Bu belkide benim bir kitap bittiğinde tüm karakterlere ne olduğunu yazar tarafından öğrenmek istememle alakali. Çünkü kitabı bitirdiğimde aklımda soru işareti bırakan karakter sayısı birden fazlaydı.
Kitabın ilk sayfasında aslında kitapta hangi olayın anlatilacagini öğreniyorsun. Ama bu asla kitabın akiciligi açısından bir kayıp değil. Çünkü yazarın güçlü bir anlatım dili var ve seni baştan etkisi altına alıyor.
Benim yazarın ilk okuduğum kitabı ama içten içe son olmayacaginin farkındayım.
Akıcı bir dille yazılmış, karakterler fazla olsada ana temadan kopmuyorsunuz. Namus cinayetine değinen okunması gereken kitaplardan...
"Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım."
Bizimki Kırmızı Pazartesi değil Kırmızı Asır
Kitabın sonu başında veriliyor zaten. Ama zaten yazar sonuca değil sonuca giderken karşımıza çıkan toplumsal umursamazlığa dikkat çekmek istiyor.
Bir genç hatta büyük ihtimalle suçsuz bir genç nasıl da katlediliyor. Namus davası adı altında insanlar duyarsızlıklarına güzel bir bahane örtüyorlar. Günümüzü ne kadar da anlatan bir kitap. Bile bile
Şöyle der miyiz
Ömrümüz, sonbaharda rüzgarın önüne kapılmış sarı bir yaprak gibi değil mi bu mavi gökyüzü altında, ordan oraya savruluyoruz. Yol bazen düz bazen uçurum bazen dikenli bazen de ıslak oluyor ,,, Aslında biz iyi bir insan, güzel ve merhametli olabilirsek yol güzelleşir. Bizim yolumuzdan gelenler de güzel bir yolculuk yapmış olur.
