Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Herkes cinayet işleneceğini biliyor ama önlemek adına bir şey yapmıyor, belki yapamıyor.
Böyle olaylarda genelde herkesin bir mazereti olur ya işte kitapta farklı farklı mazeretler var.
Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.
Perception becomes reality.
Bayardo San Roman, bir yabancı olarak kasabaya gelir. Yetenekli, bilgili ve zengindir. Kasabaya evlenmek için geldiğini söyler. Angela Vicario’yu görür ve onunla evlenmek ister. Angela’nın ailesi böyle bir fırsatı kaçırmak istemez.
Santiago Nasar 21 yaşındadır. Babası İbrahim Nasar öldüğünden beri çiftliği o yönetmektedir. Arap kökenli olan Santiago Nasar yakışıklı ve ilkeli bir adamdır.
Roman ile Angela’nın düğünü görkemli olur. Günlerce herkes yer içer ve eğlenir. Gerdek gecesi Roman, Angela’nın bakire olmadığını öğrenir ve onu ailesinin yanına geri götürür. Annesi saatlerce Angela’yı döver. Kendisine bu kötülüğü yapanın Santiago Nasar olduğunu söyler. İkiz kardeşleri Pablo ve Pedro ellerine kasap bıçaklarını alıp kardeşlerinin namusunu kirleten Santiago’yu öldürmeye giderler.
Santiago Nasar ile Angela’nın birlikte olduğuna dair hiçbir zaman hiçbir ipucu bulunamaz.
Herkes cinayetin işleneceğini bilir fakat ...
Romanda Sosyolojinin ve sosyal psikolojinin ilgi alanına giren çözümlemeler bulunuyor.
Kitaptan Alıntılar:
- Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.
- Kader bizleri görünmez kılar.
İşleneceğini herkesin bildiği ; ancak engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayeti anlatılıyor . Yazar, çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet olayını kendince topladığı ifadeler ışığında aktarıyor.
“ Kitabın kahramanı Santiago Nasar’ın öldürüleceği daha ilk satırlardan belli; ancak sonun baştan belli olması, kitaba sürükleyiciliğinden bir şey kaybettirmiyor.”
Kitapta anlatılmak istenen çok etkileyici ; yalnız kitapta çok fazla karakter var. Kim, kimin nesi oluyor , o hangi kişiydi diye kafam karışarak okudum. Ve yazar farklı kişilerden öğrendiği bilgileri parça parça aktarıyor ; o yüzden bir bütünlük kurmakta da insan zorlanıyor .
“Bana bir önyargı verin , dünyayı yerinden oynatayım .”
“İşleneceği böyle açıkça duyurulmuş bir cinayetin hiçbir aksilikle karşılaşmadan gerçekleşmesi yolunda ,hayatın edebiyatta bile görülmeyen onca rastlantıdan yararlanmış olması büyük haksızlık gibi görünmüştü .”
Bana bir önyargı verin, Dünyayı yerinden oynatayım.
Kitabın konusu herkesin bildiği gibi, özellikle eline kitap alıp okumayanların çok daha iyi bildikleri Gabriel Garcia Marquez kitabı. İşleneceğini herkesin bildiği ancak engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı cinayetin öyküsüdür, toplumsal duyarsızlıktan, önyargı, iftira uğruna yitirilen bir hayat. Yüzyıllık Yalnızlık’tan sonra ikinci Gabriel García Marquez kitabım, kitapta Albay Aureliano’nun adını duyunca bir an mutlu oldum. Çok başarılı ve dili çok akıcı, beğendiğim bir kitap oldu. Ülkemizde sık sık şahit olduğumuz durum değil midir aslında? Anlık duyarlıyız biz, Sokak ortasında işlenen cinayet, şiddet. Peki bizler ne yaptık? Tabii ki hiçbir şey. Sosyal medya 1-2 gün içinde yıkılır, sonra herkes unutur ta ki bir sonra ki faciaya dek.
Ek olarak YouTube’da filmi mevcut, dileyen izleyebilir.
KADER BİZLERİ GÖRÜNMEZ KILAR
Gabriel Garcıa, bu kısa romanı yakın çevresinden esinlenerek yazmıştır hatta olay akrabalarına ait bir yaşanmışlık olduğu söyleniyor. Herkesin bildiği ancak kimsenin konuşup müdahale etmediği bir cinayeti konu almaktadır. Kader bizleri görünmez kılar diyor yazar; Santiago Nasar, iftiraya uğramiş ve cinayeti işleyecek olan kardeşler olayı önüne gelene anlatmış, hatta belediye başkanının da bildiği halde cinayeti tam anlamıyla engellemediklerini ve olayın bir toplumsal cinayete dönüştüğünü görüyoruz. Dünya bunun gibi cinayetlere oldukça şahit olmuş ve olmaya devam etmekte, dolayısıyla konusu itibariyle evrensel bir romandır. Sadece Marquez’in üslubu bana biraz farklı geldi kitabı 2 kez başlayıp yarım bırakmıştım, sakin ve dikkatli okununca yazarın diline alışıyorsun, ailesi akrabalarına ayıp olur falan diye ilk başta kitabın yazılmasını istememiş, konusu zaten çok iyi, bu alıntı da kitabın konusunu izah etmeye yetiyor: “Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım. "
''Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.''
İnsanı, insanlık onurunu aşağılayan, bireyin yaşama hakkını, kendini savunma hakkını yok sayan toplum geleneklerinden, o örf ve adetleri dediğimiz değer yargılarından hep nefret etmişimdir, bu kitap tam olarak bu görüşümün bir kanıtıdır. Toplumun koyduğu hiçbir gelenek insanlık onurundan daha yüce olmamalı. Herkesin gördüğü, olacağını bildiği ama kimsenin engel olmaya çalışmadığı bir cinayette, katil sadece ikiz kardeşler değildi, katil toplumun kendisiydi.
"Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım."
Öncelikle kitabın akıcılık konusunda hiçbir probleminin olmadığına değinmek isterim. Ama kitaba başlamadan önce içinde bulunduğum heyecan kitap bittiğinde gerekli tatmini almadı. Bu belkide benim bir kitap bittiğinde tüm karakterlere ne olduğunu yazar tarafından öğrenmek istememle alakali. Çünkü kitabı bitirdiğimde aklımda soru işareti bırakan karakter sayısı birden fazlaydı.
Kitabın ilk sayfasında aslında kitapta hangi olayın anlatilacagini öğreniyorsun. Ama bu asla kitabın akiciligi açısından bir kayıp değil. Çünkü yazarın güçlü bir anlatım dili var ve seni baştan etkisi altına alıyor.
Benim yazarın ilk okuduğum kitabı ama içten içe son olmayacaginin farkındayım.
Spoiler içerir.
Bir yıldan fazla oldu bu kitabı okuyalı, ama etkisinden bir türlü çıkamadım. O yüzden incelemesini yapmak istiyorum. Öncelikle kitabın ilk sayfasından başlamalıyım; "Santiago Nasar, onu öldürecekleri gün, Piskoposun geleceği gemiyi karşılamak için sabah saat 05:30'da kalkmıştı." Kitabın daha en başında yazar bize kitabın sonunu
Karşınıza efsane bir kitapla geldim.Kırmızı pazartesi benim Gabriel'den okuduğum ilk eser.Bu eseri okumayanlara kesinlikle okumalarini, okuyanlara da bir daha okumalarini tavsiye ediyorum.Kitabin kendine has bir üslubu var normalde sonda olması gereken bir olay daha kitabin ilk sayfalarında veriliyor.Zaten yazarın amacı cinayeti anlatmak değil