Merhabalaaar!
İnceleme yazmayalı uzun zaman olmuş, bir an nasıl başlayacağımı bilemedim. Öncelikle yazarımız
Üstün Akmen bahsetmek istiyorum.
Yazarımız, İstabul, Üsküdar’da doğmuştur. Birçok yerde görev yapmıştır. Üstün Akmen, 1961 yılından ölümüne dek yazmıştır. Önce Evrim, Dönem, Yeni Ufuklar, Yeni İnsan, A gibi dergilerde öykü ve denemeleri yayımlanmıştır. İlk yayımlanan eseri, 1992'de çıkan Çarçafın Gizlediği Dişilik adlı gezi kitabıdır. (Okumayı düşünmüyorum.)
Yazarımız, her cümleden sonra yorum yapıp düşünmemiz için bizi adeta zorluyor! Zorlama zorlana bitirdim bu yüzden. Bazen yazarın dili ne kadar iyi olursa olsun kitabın konusu güzel değilse insan okumak istemez. Bu yüzden bir daha yazarın kitaplarını okumak istemek zorlaşıyor...
Kitap hoştu, tatil zamanındaki demokrasi anlayışından tut küreselleşmeye kadar geniş konulara sahip bir kitap. Ne ararsanız var denilecek türden. Önceki sayfada ekonomiye üzülürken ikinci sayfada sevda cümlelerine yer verip bizi gülümsemetmeyi çok iyi becermiş yazar.
Baş kahramanımız içinde yaşadığı hesaplaşmaları şu an herkesin yaşadığı sorunlar.. bu yüzden bazı yerlerde bayağı bir etkisi oldu diyebilirim.
Eğer illa kitap bana bir şey katmalı düşüncesi ile okumak isterseniz, okumasanız da olurmuş. Paylaştığım alıntılar dışında bana katkısı olduğunu düşündüğüm bir cümle yok. Okumasanız da olur, okusanız da pişman olmazsınız.
İyi okumalar dilerim, şimdiden.
"Ey yaşam! Yeniden kabul et beni, değerli kıl, bana her şeyi baştan öğret," diye yüksek sesle söylendim. (s183)
Bay KuşÜstün Akmen · Evrensel Basım Yayın · 20087 okunma
"...Bir gün, bir toplantıdan sonra papaz, sokakta köylüleri çevresine toplamış, insanların koyun sürüsü gibi olduğunu ve başlarına bir çoban gerektiğini söylüyordu. Ben de dalga geçtim: 'Ormanın kralı tilki olursa, bolca kuş tüyü toplarız ama ormanda kuş kalmaz!' dedim. Papaz bana pis pis bakıp, 'Halkın, Tanrı'ya dayanma gücü vermesi için yalvarmasını,' söyledi. Ben de, 'Halk durmadan dua edip duruyor da, herhalde Tanrı'nın bunlara ayıracak zamanı yok!' diye karşılık verdim. O zaman bana, 'Tanrı'ya ne gibi dualar ettiğimi,' sordu. Ben de ona, 'Bütün halkın ömür boyu ettiği duayı ettiğini,' söyledim: 'Tanrım, bana efendiler için odun kırmayı, tuğla taşımayı, taş yemeyi öğret!'
Öğret bana kendi sonsuzunu
Ya da sonlu görünen yüzünü.
Maviliğini taklit edebilir olayım.
Belki ressam belki su olurum
Belki gökyüzün olurum.
Yumuşak yaparım bulutlarımı
Belki sen oturursun
Ben çizerim senin resmini.
Bir şair edasıyla gösterirsin kendini.
Bükersin rüzgârı ve yaprakları.
Özgürlüğü takarım belki boynuma,
Kul olacakmış gibi söylerinirim,
Şaşırmazsın köle olmama.
Bilgi diye dilenirim,
Aç kalırsam cahilleri yerim.
Kuş olsam konmam ama sana.
Bittiğin bitişi bilemem ki
Nasıl açıklarım sonra sana.