Ah benim nergis kokulu cehaletim...
Ruj lekeleri bıraktın bardaklarda
Anlatmak isterdin kendini durmadan
Bir bardağa bile olsa.
Ne diyecektin,ne söyleyecektin
Şairlerin şahı olsan,
Bir AH'dan başka.
Bana yıllarca,bunca sözü boşa söylettin.
AH!
Selam yıldızlarım! Bugün kapağıyla bile sizi kendine çekmeye yetecek “Sarmaşık” kitabıyla geldim. Kapağından bambaşka bir hikaye beklediğim bir gerçek ama bu tarz bir hikaye beklemediğim de öyle…
Daha ilk bölümü bile kitap hakkında merakınızı uyandırmaya yetiyor. Doğduğunda çöpe bırakılmış, kuralları beklenenden daha tuhaf olan bir yetimhanede
Artık seni affedemem bak bu kaç oldu.
Bardağı taşırdın kuzum miadın doldu.
Verdiğin sözlerin hepsi zayi oldu.
Ömrü billah kimselere güvenmem artık sayende.
"Şarap ağızdan girer bedene Ve aşk gözlerden yüreğe; Budur gerçek adına bildiklerimizin hepsi Yaşlanıp ölmeden önce Kaldırdım bardağı ağzıma doğru Sana baktım ve çektim aşkı içime..."
Tek İçimlik Güfte
21. Harislerin gözünün bardağı dolmadı. Sadef, kâni” olmadıkça inci dolmadı.
Bununla berâber deniz mesâbesinde olan dünyâ malının zâtına ve aynına haris ve muhib olanların, bardak mesâbesindeki gözleri, bu mallar ile dolmadı. Meselâ yüz bini olan iki yüz bin ve bir milyonu olan iki milyon yapmak istedi. Bu dolmanın çâresi ancak kanâattır. Nitekim sadefin içine nisân yağmuru dânelerinden biri düştüğü vakit, eğer ağzını kapatırsa içinde inci peydâ olur. Eğer sadef bu ilk katraya kanâat etmeyip ağzını kapamaz ise, içinde bu inci peydâ olmaz. İnsanda bu hırsa işâreten hadis-i şerifte şöyle buyrulur: Zev lâne li-ibni Adem vâdiyâni min zehebi ve fizzati lâ tebği ileyhüma selâsen velâ yemleü cevfü ibn ödeme illâ'rturâb Ya'ni “Eğer âdem oğlunun altından ve gümüşten iki vâdisi olsa, elbette onların üçüncüsünü ister, ve âdem oğlunun içini ancak toprak doldurur.“
Ahmed Avni Konuk - Şerh-i Mesneviden