Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Arkası Yarın “Çünkü devrimci olan gençlik, uzlaşı yaşlılıktır.” Başar Başaran
Kendinde bir nesne gibi, Vondel parkından el ayak çekildiği saatte kimse onu görmezken bir çiçek nasılsa ben de öyle olursam başkasının bakışından da kurtulmuş olurum. O zaman aynadaki eksik beni bağlamaz. Ben de artık gözlerden azad olmuş yaşarım, yaşlanırım, unutulur giderim.
Reklam
Nietzsche'nin bütün duyarlı ruhların ve düşünürlerin 'mutlu yolculuğu' olarak tanımladığı bu yürüyüş, yabancılaşmaya direnen bir sahicilik arayışıdır.
Sayfa 176Kitabı okudu
Fillerden ağırmış öznesiz fiiller adamın göğsüne çöküyorlar.
Sayfa 175Kitabı okudu
Umudun sebebe ihtiyacı yoktur, biliyorum.
Sayfa 105Kitabı okudu
Umut olmayınca geçmişi özlemek ile gelecekten korkmak karışımı, üstlenilmemiş bir şimdiki zamanın bunalımında geçiyor hayatın.
Sayfa 31 - Doğan kitapKitabı okudu
Reklam
Dört
Sinsi bir çiçek gibi büyüyor ormanınızda çaresizliğiniz. Elinizden düşmeyen kadehten anlıyorum. Kalbinizi çarptırmayan düşlerinizden. Haritaları kaldırıp attınız duvarlarınızdan. Radyoyu açmaz, tiyatroya gitmez, kendinizden başka kimseyi üzmez oldunuz. Gazete almayı, kitapların altını çizmeyi bıraktınız. Kavgada yumruk saydıkça kafanız karıştı. Üstünüzden bir uçak geçtiğinde nereye gittiğini düşünmezsiniz. Yaz geldi denizsiz, kış geçti karsız, baharda aşksız kaldınız. Şarkılarda eşlik bitmiş, bahçenizden geçen yok. Yanlış bir rüyayı geceler boyu bekleyecek hal kalmamış sizde. Fikrinizi savunmaya, birini korumaya, iman tahtanzdan yastık yapmaya uzaksınız. Düştünüz takılmadan, yoruldunuz koşmadan, kayboldunuz sormadan. Adresiniz var eviniz yok, diyeceğiniz var inancınız yok, arayanız var soranınz yok. İzler orada duruyor da sizde takip edecek adım yok. Sinsi bir çiçek büyüyor ormanınızda, cılız bir çiçekken kopardığınız için kendinizi. Tırnaklarınızda kalmış gençlik parçalarından anlıyorum. Batmayan dikenlerinizden, neşesiz renginizden, mezatın en arkasındaki yerinizden. Kimlere götürdünüz de kendinizi para etmedi. Vazoya  koydunuz yaşamadı. Arkanızı döndünüz güneşe, soldunuz. Kulaklarınızı tıkadınız müziğe, azaldınız. Ne toprak kaldı altınızda ne saksı. Geçmişten çıktınız da geleceğe varamadınız. Eskisini yıktınız da yenisini kuramadınız. Bitmemiş romanların müellifi, meyhanenin en gevezesi, kendi yalanlarının ilk inananı oldunuz. 
264 syf.
7/10 puan verdi
·
23 günde okudu
Yargı'da en sevdiğim karakter olan Yekta'nın okuduğunu görünce hemen gidip aldım kitabı. Kitap kısa kısa metinlerden oluşuyor. Genel olarak anlatımı çok hoşuma gitti. Gayet kolay da ilerliyor aslında ama bence farklı farklı metinlerden oluştuğu ve her ne kadar öykü olarak tanımlansa da denemeye benzer olduğu için sindirerek okumak daha iyi oluyor böyle kitaplarda. Beklentimi karşıladı, yazarın diğer kitabını da alacağım muhtemelen.
Âşık Kral
Âşık KralBaşar Başaran · Doğan Kitap · 202320 okunma
Büyüdükçe masalları yıkıyorum. Hiçbir kurt büyükanneyi yemiyor. Büyükanneler kurtlardan tehlikeli. Işıklar kapandı mı çocuk yeniden uyanıyor.
Sayfa 259Kitabı okudu
Biz bize kalamayız, kimse kimseyle kalamaz. Elinin sıcağı bir kapan, kendi kendime kısıldığım. Yabancısın sen, başkasısın. Cehennemsin. Bir mısramı gerçekten işitmiş değilsin. Bir sazıma ağlamış, br satırımın altını çizmiş olamazsın. Yoksun sen, kendi kendine çizmez kalemler. Mutlak bir yalnızlığı kabulleniyorum işte.
Sayfa 259Kitabı okudu
Reklam
Güneş sönerse duracakmış dünya, biz yandıkça yanıyor kör olası güneş. Ayrıldıkça, öldükçe, sustukça, ezildikçe yanıyor. Arkasını dönmüş bir kadının ardından böyle ağladıkça yanıyor. Utanması olsa bizim ona değil, güneşin bize bakamaması lazım. Benim ısıttığım gezegende bir adam böyle yansa sönerim mahcubiyetimden.
Sayfa 257Kitabı okudu
En geniş caddeler iki kişinin ancak sığdığı arka balkondan farksızdı. Bir o vardı bir ben.
Sayfa 252Kitabı okudu
Ben kum tanesi olsam bütün bu meşakkatli yolculuğa değdiğini düşünür, orada huzurla ölebilirdim. Çünkü ölmek de yaşamakla aynı güzelliği hak ediyorsa onun adına şu omuzdan daha iyi bir son bence bulunamazdı. Üzerindeki kum tanesine bakarak bunları düşündüğümden habersiz, öğle rüyasından dönüp bana gülümsedi.
Sayfa 251Kitabı okudu
Ne bir yaratan vardı ne de yaratılan, beraber taşıyorduk bu yükü, sönmekte olan bir gezegenin kederini ve bilinmezliğin bütün imkânlarını aynı anda hep beraber sırtlamıştık. Yani ne insanın yıldızdan ne de gözlerinde kaybolduğum maviliğin dünyadan bir farkı vardı. Öyleyse dünya gailesi sendin bundan böyle benim için, bundan böyle benim senin için.
Sayfa 246Kitabı okudu
Çin malı kulaklık cızırdamaya başladı. Sen olsan bana bunu aldırmazdın. Ben olsam da bana bunu aldırmazdım. Ben senin yanında kaldığım için. Burada dolaşan bu yarı uykulu hayalet kabilinden adamın hatalarını savunmak zorunda değilim. Yaprak gibi dolanıyor işte.
Sayfa 233Kitabı okudu
640 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.