Biz Türkler ne başkalarına uşaklık etmeyi, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyiz.
9 ışık doktrini 1965'te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin 1969 yılında itibaren de Milliyetçi Hareket Partisi'nin programının temelini oluşturdu.
Reklam
Ötüken’de, 1969 kurultayından önce olduğu gibi sonra da Türkeş’e atfedilen veya ona seslenen şiirler görmek mümkündü. Meselâ Ahmet Bican Ercilasun tarafından kaleme alınan şiirin başlığı “Alpaslan Türkeş’e” idi ve Ercilasun şiirinin bir dizesinde “Türklüğün tâcıdır yüce Başbuğlar” diyordu. Alâattin Gültop’un şiiri ise Türkeş’e adanmıştı: “Başbuğlar ender gelir, Kalblere ateş verir, Önünde dağ, taş erir, mânialar kül olur.” “Dertlioğlan” müstear ismiyle yazan şair de hemen birkaç sayfa sonra “İşte Başbuğ gösterdi iz” diyerek yine Türkeş’i işaret ediyordu. İmamoğlu Hikmet Okuyar da benzer dizeler kaleme almıştı. Şiirinde “Önünde Alparslan yüce Başbuğ’u” ve “Başbuğumun emri yeni bir akın” dizeleri geçiyordu. “Ötüken Bozkurt” müstear isimli şairin şiiri Türkeş’le alâkalı değildi, fakat bir dizesi oldukça dikkat çekiciydi. Bu dize, MHP’nin kullandığı ve Türkçüler tarafından eleştirilen “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman” sloganını andırıyordu. Şöyle diyordu şair: “Tanrıdağ’ın ateşi, Hira dağının nuru! Bunlar bizde oldukça yıkılır Çin’in suru!”
Murat Yılmazer, “Atsız Bey ve Alparslan Türkeş,” Vaktiyle Bir Atsız Varmış, Fırat Kargıoğlu (ed.), Siyah Beyaz Kültür ve Sanat Platformu Yayınları, İstanbul 2013, s. 277. Yazarın birkaç yanlışı bulunmaktadır. Bir defa “Kocakurt” müstear isminin Atsız’a ait olduğu iddiası yanlıştır ve hiçbir biyografide böyle bir bilgi bulunmamaktadır. Bizim yaptığımız araştırmada bu müstear ismi kullanan şahsın o tarihlerde emekli bir öğretmen olduğu yönündedir. Fakat maalesef şahsın ismine ulaşmak mümkün olmamıştır. Ayrıca Atsız’ın Türkeş’e “Başbuğ” diye hitab etmesi ve “Ulusal” kelimesini kullanması akla yatkın değildir. Yılmazer’in bir diğer yanılgısı ise Kocakurt tarafından dillendirilen isteğin 1969 kurultayından sonraki bir tarihe ait olması üzerinedir. Hâlbuki mezkûr yazı Haziran 1966 tarihlidir.
Kitabın yaşayanları 2
Hemen kandaşların bulunduğu mekana gidiyoruz, çayımızı çorbamızı içiyoruz ve bizim için ayırtmış olduğu otelde dinlenmeye çekiliyoruz. Ertesi gün bizimle tanıştırdığı yiğit gardaşım İrfan bizi Viyana Kuşatmasının olduğu, Karargah kurulan ve Osmanlı havalarının estiği yerleri gezdiriyor. Öğleden sonra Yitik Bozkurt Maho Ağa ile görüşüyoruz (O'nu asıl ismiyle kimse tanımıyor Maho Ağa diyorlar.) Türk yemeklerinin olduğu lokantada yemeklerimizi yerken sohbetimiz devam ediyor, Geçmiş günümüz ve gelecek ile ilgili, İdealler yaşananlar ve Başbuğ Alparslan Türkeş'in manevi oğlu Maho Ağa ile hep Ahde Vefa dan dostluktan öte gönüldaşlıktan derken, müşterek dostlarımız canlarımızdan bahsediyoruz.
Fener YayınlarıKitabı okuyacak
156 öğeden 191 ile 156 arasındakiler gösteriliyor.