...
- Bütün bunlar tesadüf mü, yoksa bu hesapları bilerek mi yaptık kumandanım?
Asım Bey üst kattaki, başkomutanın açık penceresine bakar:
"Hayır teğmen! Türk kaderini şansa da, başkasının eline de bırakmaz!"
Başkomutan masasının başına döner, kağıda bir şeyler yazarken kahvesinden bir yudum alır. Sonra tespihini doladığı başparmağıyla haritada "Afyon" yazan yere birkaç kez vurur. Ama çelik gözleri başka bir yere kilitlenmiştir:
"İzmir!"
Ankara halkı uzaktan uzağa duyduğu top seslerinin kesilmesinin ardından sokağa dökülmüş, gelen zafer haberiyle ise sevinçten çılgına dönmüştü. En zor zamanda, cebinde idam fermanıyla gelen adam verdiği sözü tutmuş, Türk'ün son kalesine düşmanı sokmamıştır.
...
Gecenin sonunda müzikholden orkestra ve yüze yakın müşteri bu yeni şarkıyı söyleyerek çıkarlar;
"Hürmet sana ey şan dolu sancağım
Baştan başa arz hakim ol şahım
Türk ordusu, Türk Ordusu sayende
Sakarya'da kurtuldu şan otağım
Dünyalara bedeldir mahcemalin
Allah'ıma emanettir Kemalim"
Kazım (İnanç) Paşa elindeki cephe raporunu okurken gözlerini hayretle kısan Yüzbaşı Hilmi'nin haline güler: "Cephede bir tek asker bile önemliyken Paşa neden bu iki tümeni getirmiyor?" diye sormuştun yüzbaşı, hatırlıyor musun? Şimdi anladın mı neden getirmediğini?"
Paşanın yaveri Salih (Bozok) Bey de sohbete katılır:
"Bak yüzbaşı, bu iki tümenin cephede olmaması bizim için 5.000 asker kayıp demek. Ama bu iki tümenin yerine çakıp, cepheden uzak tuttuğu iki Yunan tümeni Papoulas için 25.000 eksik asker demek".
Teğmen kapı aralığından hayranlıkla içeride çalışmakta olan başkomutana bakar; "Çocukluğumdan beri hep asker olmak istedim. Oldum da. Ama onun askeri olmak Allah'ın bir lütfu olmalı".
29 Ağustos akşamı tümenin mevzileri Toydemir köyünün evleridir. Sokak aralarındaki muharebelerde şehit olan 80 yiğit köyün Hacımuslu yoluna yakın çıkışındaki iki düzlükte açılan mezarlara defnedilir. Kimi içlikli, kimi üniformalı, ama hepsi de bu toprağın çocukları, Toydemir'in harman yerinde vatana eklenirler.
Tümen Komutanı Yarbay Cemil Cahit Bey duasını ettikten sonra yanındaki karargâh subayına döner: "Bu sath-ı müdafaa nedir diye soruyordunuz. Şimdi anladınız mı teğmen?"
10 Ağustos 1921 sabahı Yunan Küçük Asya Ordusu Ankara Harekâtı için yürüyüşe geçer.
Bilmedikleriyse, bu kez karşılarında tüm planları bozmak için gelmiş sarışın bir kurt vardır!
Yaralı komutanını istasyondaki doktorlara yetiştirmek için atını dolu dizgin süren Ankaralı Zeynel Çavuş ağlayarak ona yalvarır: "Gözünü seveyim dayan komutanım".
Yarbay Mehmet Nazım'ın bilinen son sözü dudaklarından burada dökülür:
"Asıl siz dayanın çocuğum."
... Bu topraklarda herkesin umutsuz olmaya hakkı vardır. Ancak, "Ben Atatürkçüyüm", "Ben Kemalistim", "Ben Atatürk'ün izinden gidiyorum", "Ben Atatürk'ü anlıyorum" diyenlerin umutsuz olmaya hakkı yoktur.
Atatürk, bu ülkeye en zor koşullarda bile umutsuz olmamayı öğretmiştir.
......
1919 da Samsun'a çıkarken ona;
"Ordu" yok dediler "Kurulur" dedi
"Para" yok dediler "Bulunur" dedi
"Düşman" çok dediler "Yenilir" dedi
Ve gün geldi, bütün bu dedikleri oldu.