Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Köken-3
Yer yoktu, kişi yoktu, bitki yoktu, hayvan yoktu... Yalnızca uçsuz bucaksız, kapkaranlık bir su vardı. Ve suyun üzerinde beyaz iri bir kaz kılığında uçan Bay Ülgen vardı..
Cengiz'in papazla konuşması
"Anlaşılıyor ki din, nihayet bir fikirdir. Bu fikirler ya yurttan yurda geçiyor yahut her yerde aynı boyayı taşıyor. Meselâ siz, kendi din ulunuzun babasız doğduğunu söylüyorsunuz ve bunu, onun büyüklüğüne delil tutuyorsunuz. Bizim elde de böyle masallar var. Hatta benim yedi göbek yukarı atamın bile babasız doğduğu söylenir. Yine siz, insanların iyi ve kötü diye ikiye ayrılacaklarını, iyilerin öldükten sonra iyi günler göreceğini, kötülerin de ateşe atılacağını söylüyorsunuz. Bizde de buna inananlar çoktur. Naymanlar içinde yaşadığınız için elbette duydunuz, Türkler Budha'yı tanımazdan ve duymazdan çok evvel, ölümden sonra dirilmek olduğunu bilirlerdi. Nitekim ben de bunu bilirim. Bizim bildiğimize göre, bir çocuk doğduğu zaman, "Bay Ülgen" kendi oğlu "Yayık'ı" yollar. Yayık, süt gölünden bir damla alır, bununla çocuğa can verir. Sonra göze görünmez bir “Yayucu"yu bu çocuğun iyi işlerim yazmaya memur eder. Beri taraftan çok korkunç kazırganın (cehennem) kocamaz ve ölmez tanrısı "Erlik Handa" bir "Körmüz" gönderir. Bunlardan "Yayucu" çocuğun sağında, Körmüz de solunda durur. Birincisi onun ölünceye kadar yapacağı iyi işleri, ikincisi de kötü işleri azar. Çocuk büyüyüp kocar ve bir gün ölür. O vakit Körmüz, onun ruhunu kapıp yer altında bir kara taht üzerinde oturan Erlik Han'ı yanına götürür. Siz, Bay Ülgenle Erlik Han'ı birleştiriyorsunuz. Allah diyorsunuz. Yayucu gibi, Körmüz gibi yazıcılara da melek adı veriyorsunuz.
Reklam
AĞ ANA leri gelip kendi İşlerini görürler, geceler ise gidip insan yerler. Onlann kurt elbisesi bulunup, tandıra atılarak yakılır. Elbisesinin kokusunu alan kadın bağınr ve sonra rahatlar. Bir anlamda, "Adam- Hun Dönemine Ait İlâhi Kurt Figürü al Kurt" ifadesini, Türk demonolojisinde, yan şeytan varlıklar olarak bilinen
Yer yoktu, kişi yoktu, bitki yoktu, hayvan yoktu... Yalnızca uçsuz bucaksız, kapkaranlık bir su vardı. Ve suyun üzerinde beyaz iri bir kaz kılığında uçan Bay ülgen vardı.
Yer yoktu, kişi yoktu, bitki yoktu, hayvan yoktu... Yalnızca uçsuz bucaksız, kapkaranlık bir su vardı. Ve suyun üzerinde beyaz iri bir kaz kılığında uçan Bay Ülgen vardı..
Dağ Akay Kine dağlar hakkında şu bilgileri verir: " Dağlar kutsaldır; çünkü bu dağlar Bay Ülgen'im 9 oğlu, yani 9 kardeş inmiştir. Ve orası da Orta Dünya'da benim atalarımın doğduğu yer olan Altay olarak geçer. Biz Altay'da bu nedenle dağlara saygı duyarız. Benim kabilemin dağı Abakan Dağı'dır. Dağlar Gök'e daha yakın olma yeridir, bu nedenle hiçbir zaman dağ başına mezar yapılmaz, insan gömülmez. Ama son zamanlarda Hristiyan ve Müslümanlar tarafından dağların tepelerine de mezar yapıldığını görüyoruz. Oysa Tanrıcılar için dağlar, ayın yapılan kutsal mekânlardır. Kutsal dağların başına insan ayağının basmaması gerekir, çünkü bu davranış hakaret ve saygısızlık anlamı taşır. Dağlardaki kutsal ormanda avlanmak, kötü söz ve kötü davranışta bulunmak yasaktır. Bu kutsal dağların etrafının huzur yeri olması gerekiyor. Yani yaralanmış bir hayvan bile buraya sığınıp, burada huzur bulmalı ve neslini devam ettirebilmelidir. Bazı doğal alanlara girmenin yasak olması âdeti buradan başlamıştır. Şimdi hâlâ Altay'da böyle kutsal dağlar vardır ve biz bu kuralları uyuyoruz. Kutsal olan Altay Dağı'na çıkmıyoruz. Mantıklı olan zaten budur; kutsal olan dağa çıkılmaz."
Reklam
GERCEK DİN KÖKTENGRİ SONRASINDAKİ ÜTOPİK VE SEMAVİ DİNLERİ ( 1 ) Bütün bu ikili tipolojik tasnifleri Türk din tarihine uyguladığımız zaman bu tasniflerin Türk din tarihinin iki dönemine uygun düştüğünü ve bu dönemleri karşıladığını görürüz. İşte bu tasniflerden hareketle biz, Türklerin dini tarihinin ilk dönemini “Geleneksel Türk Dini“, ikinci
Herşeyi yaradandır, günlük hayata karışmaz, “Gök” kelimesinin anlamı tüm evrendir. Eski Türkler onun adına kurban kesmezlerdi. Tanrının 99 sıfatı vardır, bunlardan birisi de “Yayuci” (yaradan anlamındadır). Sıfatlar ezberlenene kadar sesli söylenebilirler, ama çoğu ezberlenmişse artık saygı duyup sesli söylenmemelidir. Saygıdan dolayı kurda da
109 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.