Başkalarının duyguları ile ilgili hiç endişe etmez. Kimseyi sevemez."
"Buna inanmıyorum," dediğimde sesim çatlak çıkmıştı.
"Fazlasıyla safsın."
"Sen de fazlasıyla cadısın," dedim. Havlumu aldım, terlik- lerimi giydim. Ondan ve korkunç suçlamalarından uzak ol- maya ihtiyacım vardı. Ama sözleri çoktan görevlerini yerine getirmeye başlamışlardı. Onun bazı şeylerı bildiğinden şüp- helenmiştim.
"Seninle sadece seks için birlikte oluyor, dedi önümde durup, eve gitmemi engelleyerek, "Çekicisin," dedi ve gözle ri gögüslerimde dolaştı. "Ve onun tipisin. Balık etli esmerleri becermeyi seviyor gibi görünüyor."
Kendimi savunmak için söyleyecek sözüm yoktu. Hudson bana ilişkimizin sadece seks olduğunu söylemişti. İşimle ilgili zorunluluklarımı da biliyordum ve normal bir çiftmişiz gibi konuştum. "Eger sadece seks olsaydı, beni seninle tanıştırmak için getirmezdi."
Gülümsemesi genişledi ve tüm yüzünü kapladı. "Bu da ona fazladan puan ekledi seninle birlikte olarak bana karşı geldi. Yani seni buraya getirmesinin tek nedeni benim, bu- nun seninle hiçbir ilgisi yok. Bu tamamen ben ve oglumla ilgili," dedi bana doğru bir adım attı. Bu haliyle tüm gücümü ve enerjimi emiyor gibiydi. "Sen Bayan Withers, sen önem- sizsin."
9/100
İyi geceler arkadaşlar. Püsküllü giller serisinden bu ay #sherlockunkadinlari nı jet hızıyla okudum ve bitirdim. Polisiye tarzında olup bir çırpıda okuyup bitirebileceğiniz bir eser.
“Bu bir Bayan Hudson ve Mary Watson macerasıdır. “ demiş yazarımız . Ve ben de size bu güzel bayanların neler yaptığından biraz bahsedeyim. Bayan Shirley’in ağlamasını gören Bayan Hudson problemi öğrendikten sonra mutfaktan çıkmaya kadar verir ve araştırmalara başlar. Mary olmadan olur mu ? Tabi ki olmaz. Shirley ve bu araştırma başka insanlara uzanacak, çözülmesi çok zor bir hal alabilecek. Sonrası mı? Buyrun sizlerde okuyun görün.
Merhamet ve içlerindeki gücü çok güzel dile getirildiğini söylemeden edemeyeceğim
sağlıcakla kalın
“aşk zihinsel bir çöküşe boyun eğmedir”
Sherlock ve Watson evde otururken bir anda içeriye Bayan Hudson girer. Sherlock'a merdivenlerde ölmek üzere olan bir adamın yattığını söyler. Sherlock koşup, merdivende yatan adamı yukarı çıkartır ve yatağa yatırır. Adamın vücudunun her yerinde kanla beslenen bir tür olan kırmızı sülükler vardır. Adamın kanı neredeyse çekilmiş denecek kadar azalmıştır. Adama yardım ettikten sonra ona bunu yapanların peşine düşen Sherlock karşısında daha önce ölmüş olan Moriarty'yi bulur.
Peki bu nasıl olabilir?
Görünmez adam da neyin nesi?
Bu vahşi kırmızı sülüklere yem edilen adamın suçu ne?
Okuması oldukça keyifliydi. Normalde bu tarz dedektiflik romanları çizgi romana iyi yansıtılamaz. Fakat ben Kırmızı Sülük hikâyesinin güzel yansıtıldığını düşünüyorum.
Keyifli okumalar. :)
_Aristo ile Hegel, diyalektiği oldukça geniş biçimde incelemiştir. Oysa asıl diyalektik, bugünkü doğabilim için en önemli düşünme biçimidir, çünkü ancak o, doğada ortaya çıkan evrim süreçleri, genel olarak iç bağıntılar ve bir araştırma alanından ötekine geçiş için benzeşimler ve bununla birlikte açıklama yöntemleri verir.
_Boşinanların en boşu,
'' Sen uyandırdığım için üzgünüm Watson , '' dedi. '' Fakat bu sabah bir konuğumuz var. Bayan Hudson'ı uyandırmışlar , o da bana terslendi. Ben de senin başına dikildim. ''
'' Problem nedir? Yangın mı çıktı? ''
"ama görünüşe bakılırsa, bu sabah erken uyandırılan sadece sen değilsin. Sabahın köründe Bayan Hudson'u uyandırmışlar; sonra da beni. Şimdi de sıra sende."
"Burası güç ve nüfuzun yeriydi. Erkeklerle dolu bir yer olmasına rağmen tüm meleklerin kadın olduğu gözümden kaçmamıştı."
Sir Arthur Conan Doyle, Sherlock serisinde İrene Adler dışında erkeklerin hegemonyasıyla geçer. İşte okuyunca da anlayacağınız üzere Sherlock hikayelerini seven ve çok iyi bilen Birkby bu hegemonyaya bir dur demiş ve seride arka planda kalan iki kadını yani Hudson ve Bayan Watson'ın başrolde olduğu bir Sherlock polisiyesi yazmış. Kitap gerek Sherlock alıntıları olsun, gerek akıcılığı olsun Doyle tadı vermeye yakın. Okuduğumuz her dakika Sherlock kültürünün içinde olduğunu hissediyorsunuz. Güzeldi
İngilizce Tarih bölümünden 2.2 dereceyle mezun olduktan
sonra 1983'te işsiz kaldım (Diplomamın her zaman bir işe,
muhtemelen oldukça iyi maaşlı bir işe geçiş pasaportu
olduğunu varsaymıştım. Gerçekte diplomamın işsizlik
maaşı kuyruğuna tek yönlü bir bilet olduğu hakkında
hiçbir fikrim yoktu), ancak kendimi Bayan Thatcher'ın 3,5
milyondan fazla uzun işsizlik maaşı kuyruğunda buldum.
(Dermot Hudson – Juche Ülkesi Kore'ye Seyahatler)