"Biz, Risale-i Nur'un şakirdleriyiz. Said de bizim gibi bir şakirddir. Risale-i Nur'un menbaı, madeni, esası da Kur'an'dır. Yirmi senedir emsalsiz tetkikat ve takibatla beraber, kıymetini ve galebesini en muannid düşmana da ispat etmiştir. Onun tercümanı ve bir hizmetkârı olan Said ne halde olursa olsun, hattâ Said de –El-iyazü billah– Risale-i Nur'un aleyhine dönse bizim sadakatimiz ve alâkamızı inşâallah sarsmayacak." deyip o kapıyı kaparsınız.
Hayat-ı dünyeviyeyi âhiretine tercih edenlerin kulakları çınlasın. Gelsinler, buna ya bir çare bulsunlar veya îmâna girsinler, bu dehşetli hasârâttan kurtulsunlar!..
Sözler
Kur-an'ın tesettür emri fıtrî olmakla beraber, o maden-i şefkat ve kıymettar birer refika-i ebediye olabilen kadınları, tesettür ile sukuttan, zilletten ve manevi esaretten ve sefaletten kurtarıyor.
İbadetin manası şudur ki: Dergâh-ı İlahîde abd, kendi kusurunu ve acz ve fakrını görüp kemal-i rububiyetin ve kudret-i Samedaniyenin ve rahmet-i İlahiyenin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir.
Eyvah! Aldandık. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi' ettik. Evet şu güzeran-ı hayat bir uykudur, bir rü'ya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi, bir rüzgâr gibi uçar gider...