Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
kâinata Rab olan, kâinat içinde mazlum küçük mahlukların dertlerini görmek, feryatlarını işitmek gerektir. Dertlerini görmeyen, feryatlarını işitmeyen, "Rab" olamaz. Öyle ise, اِنَّ اللّٰهَ سَمٖيعٌ بَصٖيرٌ cümlesiyle iki hakikat-ı azîmeyi tesbit eder.
Kâh oluyor âyet, insanın isyankârane amellerini zikreder, şedid bir tehdid ile zecreder. Sonra şiddet-i tehdid, ye'se ve ümidsizliğe atmamak için, rahmetine işaret eden bir kısım esma ile hâtime verir, teselli eder.
Reklam
اِنَّهُ كَانَ حَلٖيمًا غَفُورًا der. O hâtime ile hikmet-i imhali gösterip, bir rica kapısı açık bırakır.
Evet, bir şeyi her şey ve her şeyi bir şey yapmak; her şeyin Hâlıkına has ve Kàdir-i Küll-i Şey'e mahsus bir nişandır, bir âyettir.
Ey nefsim ve ey nefsimle beraber bu hikâyeyi dinleyen adam! Eğer bedbaht kardeş olmak istemezsen ve bahtiyar kardeş olmak istersen, Kur'an'ı dinle ve hükmüne mutî ol ve ona yapış ve ahkâmıyla amel et.
İşte ey tenbel nefsim! Beş vakit namazı kılmak, yedi kebairi terketmek; ne kadar az ve rahat ve hafiftir. Neticesi ve meyvesi ve faidesi ne kadar çok mühim ve büyük olduğunu; aklın varsa, bozulmamış ise anlarsın. Ve fısk ve sefahete seni teşvik eden şeytana ve o adama dersin: Eğer ölümü öldürüp, zevali dünyadan izale etmek ve aczi ve fakrı, beşerden kaldırıp kabir kapısını kapamak çaresi varsa, söyle dinleyelim. Yoksa sus. Kâinat mescid-i kebirinde Kur'an kâinatı okuyor! Onu dinleyelim. O nur ile nurlanalım, hidayetiyle amel edelim ve onu vird-i zeban edelim. Evet söz odur ve ona derler. Hak olup, Hak'tan gelip Hak diyen ve hakikatı gösteren ve nuranî hikmeti neşreden odur.
Reklam
Bir lezzet ki bin elemle beraber!
Dünyanın lezzetini, zevkini, saadetini, rahatını isterseniz; meşru dairedeki keyfe iktifa ediniz. O, keyfinize kâfidir. Haricinde ve gayr-ı meşru dairedeki bir lezzetin içinde bin elem olduğunu sâbık beyanatta elbette anladınız.
Sayfa 144
Kuvvet, kânûnda olmalı. Yoksa istibdâd münkasım olmuş olur. Divan-ı Harb-i Örfi
Reklam
Bu dünya ebedî kalmak için yaratılmış bir menzil değildir. Bu dünya menzilinde görünen leziz şeyler, lezzet ve zevk için değildir. Çünki visallerinin lezzeti, firaklarının elemine mukabil gelmez. Mesnevi-i Nuriye - 43
"Allah'ın dinine ve Kur'ân'a hep birlikte sımsıkı sarılın." Âl-i İmrân Sûresi, 3:103.
İslâmiyet, insâniyet-i kübrâ ve Şerîat, medeniyet-i fuzlâ olduğundan âlem-i İslâmiyet, “medîne-i fâzıle-i Eflâtûniye” olmaya sezâdır.
Hem şân ve şeref, hem sevâb-ı âhiret, hem cem‘iyet, hem hamiyet-i İslâmî, hem hubb-u vatan, hem hubb-u dîn ile mütehassis olmalıyız.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.