Dünyanın lezzetini, zevkini, saadetini, rahatını isterseniz; meşru dairedeki keyfe iktifa ediniz. O, keyfinize kâfidir. Haricinde ve gayr-ı meşru dairedeki bir lezzetin içinde bin elem olduğunu sâbık beyanatta elbette anladınız.
Köşelerden toplayamadım kendimi,
Kimsenin bırakılmadığı köşelerden.
Sevemiyorum küçüklüğümdeki gibi hayatı,
Kendimi eskisi kadar sevemiyorum.
Çok şey biliyorum artık,
Ama kendimi bilemiyorum çok…
Daha senden gayrı gayrı aşık mı yoktur
Daha senden gayrı aşık mı yoktur
Nedir bu telâşın vay deli gönül, ay deli gönül
Hele düşün devri adem'den beri
Neler gelmiş geçmiş say deli gönül
Hele düşün devri adem'den beri
Neler gelmiş geçmiş say deli gönül
Gördüm iki kişi kişi mezar eşiyor
Gördüm iki kişi mezar eşiyor
Gam gasavet gelmiş, boydan aşıyor, boydan aşıyor
Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor
Gelde bu rüyayı yor deli gönül
Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor
Gelde bu rüyayı yor deli gönül
Mevlam kanat vermiş uçamıyorsun
Mevlam kanat vermiş uçamıyorsun
Bu nefsin elinden kaçamıyorsun, kaçamıyorsun
Ruhsati dünyadan geçemiyorsun
Topraklar başına vay deli gönül
Ruhsati dünyadan geçemiyorsun
Topraklar başına vay deli gönül
Anonim
“Önce Vatan!” diye haykıran ateşli milliyetçilerin kendilerine, sağlam bir uluslararası dayanışma olmadan ülkelerinin bir başına dünyayı hatta kendisini nükleer yıkımdan koruyup koruyamayacağını sorması gerek.
İnsanların, uranyum ve plütonyum elementlerini nasıl güçlendireceklerini bildiği müddetce hayatta kalmaları, herhangi bir milletin çıkarlarındansa nükleer savaşı engellemeye öncelik vermelerine bağlı.