Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Beklemeküzerine
Beklemeküzerine
@beklemekuzerine
113 okur puanı
Temmuz 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Jack London'ın tarzına alışmak için okunabilecek bir kitap olduğunu düşünüyorum. Kitaplarında doğasına karşı çıkamama ya da ne olursa olsun yine doğasına dönüş unsuru açığa çıkıyor. Kitabımızın ana karakteri Buck. Kitabın ilk bölümü İlkel Hayatın Içine aslında kitabın aşamalarının başlangıcı diyebiliriz. Altın sevdasına kapılmış insanlarla dolu Kuzey topraklarında seyahat etmenin tek yolu köpeklerdi. Buck da bu yolculukta insanlara eşlik eden köpeklerden biriydi. Her yolculukta değişen ve yavaş yavaş vahşetin çağrısına kulak veren Buck'ın seçimleri ve sonuçlarıyla örülü bir olay örgüsünün içinde bulacaksınız kendinizi. Vahşetin Çağrısı ve Beyaz Diş'ten sonra Martin Eden'i de okursanız yazarın tarzını derinden inceleyebilirsiniz. Keyifli sözcük seçimleriyle akıcı bir okuma oldu benim için.
Saygı Ersin ile Pir-i lezzet kitabı ile tanışmıştım ve o kitap beni çok etkilemişti. Eski gönderilerimden de bakabilirsiniz yorumuma Yazarın özellikle dili kullanımına hayran kalmıştım. Bu yüzden başka kitaplarını araştırırken bir serisi olduğunu buldum.
7 Kartal Efsanesi isimli bu seri, 3 kitaptan oluşuyor. Serinin ilk kitabı Zülfikar'ın Hükmü.
Kitap fantastik bir kitap ve kurgusu çok iyi gerçekten. Başka ne şekilde bir kurgu oluşabilir de bir Türk edebiyatı eserinde hem Türk motifleri hem de fantastik öğeler böyle uyumlu bir şekilde bir arada bulunur bilmiyorum.
Kitapta Yediler isimli bir topluluk var ve 7 kişilik bu topluluktaki kişilerin özel güçleri var. Bu topluluğu Lokman Hekim'inin kurduğu söyleniyor. Ellerinde ölümsüzlüğün sırrı var fakat belli dönemlerde bir ölümsüzlük iksirinin tamamlamaları gerekiyor ki bunu sürdürebilsinler. Bu sırada tabii ki Geceliler diye de bir grup var ki Yediler'in uzun süredir düşmanları. Yine Yediler'e yardımcı olacak karakterler var, bunun yanında bazı devlet dairelerinde onlara açılan pozisyonlar var. Kurgu öyle güzel oturmuş ki hem fantastik hem de olası yanları olması çok güzel.
Yazarın dili beni çok etkiledi gerçekten hani bazen şöyle olur ya yazar dille oynar. Bir yazmak vardır bir de dili çok yetkin bir şekilde kullanmak onunla oynamak vardır. İşte bence Saygı Ersin bunu kullanarak harika işler çıkarıyor.
Seriyi hızlı bir şekilde okumak istemiyoruz çünkü yazarın bütün kitapların okumuş olacağız böyle olursa ve yeni kitabı ne zaman çıkar bilmem. Siz de fantastik bir kitap arayışındaysanız bu seriyi okuyabilirsiniz. İlk kitaptan nasıl güzel bir seri olacağı belli
Ferdengeçti Çiçekleri...Adı konmuş bir hikaye...Aklımdan uzun süre silinemeyecek bir kitap... Nilgün Canel'in harika hikayeleriyle ve Simel Parlak'ın değerli araştırmalarıyla beni tanıştıran kitap...
Baba şiddeti ve sonrasında yaşananları ele alan Ferdengeçti Çiçekleri çok etkileyici bir inceleme kitabı. Kitap aslında hikayeler üzerinden
Okur Takip Önerileri
"Hayatta her şeyi tezatı ile beraber yaşar insan"
.
.
Hiçbir zaman olmaz...O zaman oluruna bırakalım
Tuğra Çakın'ın deneme türündeki eseri Hiçbir Zaman Olmaz bende farkındalık uyandıran bir kitap oldu. En başta biraz şaşırmıştım bildiğim olgulara karşı tersine bir anlatım var gibi geldi. Yazar bunu dikkat çekerken çok iyi kullanmış benceAnlattıklarının hep iki yönünden bahsetmiş iki tarafın da aşırılığının yanlış olduğuna dikkat çekmiş.
Kitapta özellikle umut hakkında söyledikleri içselleştirince çok etkileyici geldi bana. Ben umut etmenin güzelliğine inanıyorum fakat baktığımda umut ettiğim şeyler aslında gerçekleştirebileceğim şeyler. Bu yüzden bu konuda yazara katılıyorum. Umut eğer gerçekleşmezse insanı yorar, yaralar, mahveder ve burada hemen bir alıntı paylaşmak istiyorum. "Umut koca bir yanılgıdır belki de içilen bir sigara gibidir. Zarar verdiğini bildiğin halde verdiği bir keyif vardır, ciğerlerinin bittiğini fark ettiğin halde iki parmağın arasında estetik bir şekilde tutmaya özen göstermen gibidir, verdiği bir haz vardır. Umutlanmanın şimdi bir keyif sigarasından ne farkı var?". Yazarın burada boş yere umutlanmayı kastettiğini düşünüyorum ve fikrini haklı buluyorum.
Kitapta vurgu yapılan bir başka olguysa ihtimaller üzerineydi. Bir bölümde "İhtimaller üzerine yaşayamaz insan. İhtimalleri kabul ederek yaşayabilir sadece." Ne doğru bir tespit. İhtimaller, net olmayan şeyler, kararsızlıklar insanın ilerlemesine engeldir hep. En iyisi kabullenmektir.
Okuduğumda bana yeniden sorgulama fırsatı verdiği kitap beni memnun etti.
Tam kişisel gelişim sevelere göre bir kitap
Seray Şahiner'in kendine has bir üslubu var. Kitaplarında günlük hayatı anlatırken öyle bir dil kullanıyor ki o cümleyi okuduğunuzda Seray Şahiner'in yazdığını anlayabilirsiniz. Gelin Başı Seray Şahiner'in ilk kitabı. Ben de daha önce Antabus,Kul ve Ülker Abla kitaplarını okudum. Bu kitapların hepsinde günlük hayatta belki her an karşımıza çıkacak,gazeteler de görüp ah vah diye söylendiğimiz ya da biri tarafından bize söylenmiş, duyduğumuz, bildiğimiz bazı hikayeler var; hatta bazen uzak durduğumuz bilip sır gibi sakladığımız hikayeler...Bizden bir şeyler.. Bunlar kadın hikayeleri. Seray Şahiner bir yandan gerçekliği kendine özgü diliyle kurarken bir yandan da derin sorgulamalara sürüklüyor insanı. Hayatınızın bir dönemi zihninizden geçmiş bir düşünceyle karşılaşıyorsunuz ve öyle kaleme alınmış ki eksiksiz. Gelin Başı, kadınların kendi olma, aşkı bulma, aşkı kaybetme, sevgisizlik, aile ilişkileri, kadının toplumda yeri, yersiz yurtsuzluk, ait olmama ve ya aşırı aidiyet ve daha bir çok duygunun tasviri olan bir kitap.
Ah Martin yazanlar bir şey biliyormuş da yazıyormuş diyerek söze başlamak istiyorumMartin Eden son 3 yıldır kitaplığımdaydı fakat başlamadan önce asla böyle bir hikayeyle karşılaşacağımı düşünmemiştim. Beni çok etkiledi ve kitaptan biraz bahsetmek istiyorum
Martin, bir denizci. Aylarca denizde kaldıktan sonra biriktirdiği tüm parayı eğlenceye
Güzel günlerin habercisi...Aslında kitabın adı bile birazcık umut taşıyor. Debbie Macomber sevmemin bir sebebi mutsuzluğa düştüğüm anlarda okuyup içime ısıtacak kitapları olması. Belki bunlara yaşayamayabiliriz ya da herkesin etrafında bu kadar iyi, motive eden, insanları olumlu yönde etkileyecek insanlar olmayabilir ama böyle insanların var olduğuna inanmak belki de bize umut verecek şeydir. Gerçekte olsa saçma ve ya imkansız gelecek bir şey böyle bir kitapta içimize umut aşılayabilir. Bu yüzden Debbie Macomber kitaplarını öneriyorum.
Bu kitaplar hopeless romantic kitaplar yani iflah olmaz romantiklerin kitapları İçimde böyle biri olduğuna inanıyorum bazen Siz de böyle duygular içindeyseniz okuyabilirsiniz
Debbie Macomber her seferinde bir asker hikayesine değiniyor yani bir yere savaşa giden askerlerin travmalarına da diyebiliriz. Cade'de onlardan biri, kendini fazlasıyla kaybetmiş bir karakter ve sonunda kendini yargıç karşısında buluyor. Ve Hope, her şeye rağmen umut dolu, sakin ve yaşama tutunmak için elinden geleni yapan kadın karakterimiz. Ikisini buluşturan bir hayvan barınağı...Bakalım birbirilerinden uzak durmak kolay olacak mıDaha fazlası için okumalısınız
*Kitabın mistik havası beni içine çeken ilk şey oldu
*Kitap 7 bölümden oluşuyor. Her bölümde aile ağacındaki karakterler giderek derinleşiyor ve hikayedeki yerleri belirginleşiyor.
*Ana karakterimiz Yaz, bilmediği bir yaşam döngüsünün içinde aslında. Ondan çok öncesinde başlayan bir hikayenin oyuncusu. Anneannesi Hediye ile beraber yaşıyor. Fakat
Middlemarch tek kitap gibi görünse de tam 8 kitaptan oluşuyor. Yaklaşık 900 sayfa olan kitap kapakta da alt başlık olarak verilen "Taşra hayatına dair bir inceleme". Bir dönemi yansıtabilecek her konu var aslında. İçinde sosyal kültürel çevre, dini yaşam, taşra şehir arasındaki farklılıklar, siyaset, insan ilişkileri ve daha bir çok konu o dönemi tam anlamıyla kavrayabilmek için bize sunulmuş bir cevher adeta.
Kitabın girişinde yazarın yaşam öyküsünün yanısıra yaşadığı dönem boyunca gerçekleşen önemli olaylar da bilgi olarak okuyucuya sunulmuş. Kitabın başında farklı ressamların Middlemarch için yaptığı çizimler bulunuyor bu resimler ortamı zihnimde canlandırıken çok faydalı oldu.
Kitapta birkaç tane ana karakter bulunmakla birlikte aslında karakterlerin her biri toplumun bir kesimini ya da toplumdan bir karakteri temsil ediyor. Kitapta en çok bahsi geçen karakter Dorothea, aslında kimsenin ondan beklemediği ama isteğinde mutlaka mantıklı bir yön olacağı düşünülen bir evlilik yapıyor. Dorothea bence kitabın en mantıklı olmaya çalışan karakteri fakat mantık bazen planlanmayan sonuçlar da verebiliyor. Benim en favori karakterlerimden bir diğeri Lydgate. Lydgate de dönemin bilime karşı bakışını bize yansıtıyor. Karakterin gelişimi o kadar detaylı ve sakince yapılmıştı ki hayran kalmamak elde değil. Özellikle yazarın betimlemeleri ve psikolojik çözümlemeleri karşısında her sayfada bu hayranlık arttı.
Kolay ve hızlı okunabilecek bir kitap değildi fakat her kitabın veremeyeceği bir okuma isteği ve tadını bana verdiğime eminim.
Behçet Çelik'in kalemiyle ilk olarak Diken Ucu kitabında karşılaştım. Kitap araştırması yaparken Diken Ucu kitabının 2011'de Haldun Taner Öykü Ödülünü aldığını gördüm ve merak ettim. Kitabı okuduktan sonra çok etkilendim. Yazarın kalemi öylesine güzel cümleler çıkarmıştı ki karşıma hayran kaldım. Sonrasında Belleğin Girdapları kitabını
Kitabın ilk 90 sayfası bana ne olacak sonrasında diye sorsa biri bu sonu asla tahmin edemezdim sanırım. Acı Çikolata'yla aklımı karıştırım beynime doğru kitabı seçtim sinyalleri verdiren Laura Esquivel, Lupita Ütü Yapmayı Seviyordu ile bambaşka bir değer kazandı kütüphanemde. Zor bir kitaptı. Neden zordu? Böyle karakterleri okumak zordur.Herşeyini kaybetmiş...Umudunu yitirmiş...Kasvetli gelir insana, ruh halini değiştirir. Fakat öyle bir kurguydu ki gerçekle hayal iç içeydi. Şimdiyle geçmiş, iyiyle kötü iç içe, birbirine geçmiş. Bu kitap ancak zevkle yazmanın bir sonucu olabilir. Yazarken keyif aldığı belli yazarın kalem adeta akmış gitmiş çünkü. Dediğim gibi en başta bırakıp bırakmamak arasında gidip geldim fakat sonra devam etmeye karar verdim. Zorlayıcı kötü hissettiren olayları da yansıtmış yazar yine çok usta bir şekilde. Böyle kısımları okumak beni üzdü fakat sonrasında olay akışı beni içine aldı. Bir solukta okudum denebilir en azında 90dan sonrası için. Büyülü gerçeklik okumak istiyorsanız bu kitap tam size göre olabilir.
Ayfer Tunç'un kaleminden gerçek hikayelerden uyarlanmış kısa öykülerden oluşuyor kitap. Ben en çok Geveze Pazar hikayesini beğendim. Kitapta bir nostalji havası var ki bu beni mutlu etti. Eskilerden bahsetmek bazen iyi hessettiriyor. Genel olarak dilini sevdiğim bir yazar en çok tanınan kitapları Kapak Kızı serisi olsa da Aşıklar Delidir, Aziz Bey Hadisesi, Suzan Defter hepsi okurken sizi başka hayatlarla tanıştıran kitaplar.
İçime dokunan bir hikayeydi Dokunmadan... Adalet, bir hastane odasına hayatını sorgulamaya başlar..Ve ilk suçunu bulmaya çalışır. Masumiyetini kaybetmesine sebep olan o anı... Fakat bu öyle kolay olmayacaktır çünkü hafızamız bize bazen istediğimizi vermez. Kitapta Adalet'in arayışına, sorgulayışına ve sonunda bir şeyleri buluşuna tanık oluyoruz. Bu sorgulamanın başından sonuna kadar her duygu beni içine çekti. Adalet, bu anı ararken bir yolculuğa çıkıyor ve yolcuktaki duygularını,hatıralarını ve çocukluğunu yeniden keşfedişine de şahit oluyoruz. Yazarın anlatış şekli gerçekten etkileyiciydi. Her 100 sayfada bir yazarın da dediği gibi bakış açımızı degiştirdiğimizde algıladığımız gerçeklik değişti ve şaşırtıcı sonuçlar çıkardı ortaya. Kitabı okurken altını çizmeden duramadım.
Depresyon üzerine bir kitap Yaşama Tutunmak için Nedenler. Aslında günlük hayat içinde fark etmediğimiz, alıskanlık haline gelen ve bizi daha çok çıkmaza sürükleyen bazı düşüncelerle karşılaştım kitabı okurken. Yazar kendi depresyon sürecini ele aldığı kitapta kendi hayatında da uyguladığı bazı yöntemleri okurla buluşturuyor. İçten bir anlatımı var kitapta. Yazmanın iyileştirici gücünden de bahseden yazar şöyle bir cümle kurmuş: "Yazılı olsun sözlü olsun kelimeler bizi dünyaya bağlayan şeydir." Bu söz bana çok içten ve tanıdık geldi. Ister okumak olsun ister yazmak. Kendimizi ifade etmeye, paylaşmaya, anlamlandırmaya yarayan bu kadar kelime iyi ki var Kendimizi motive etmek için kullanılabilecek bir kaynak niteliğinde. Ya da depresyonu hissederken yalnız olmadığımızı hatırlatıyor. Matt Haig'in çoğu kitabını okumuş biri olarak bunu en başta okumayı dilerdim. Fakat okuduğuma memnunum
Bayan Wilkins ve Bayan Arbuthnot, biri onlara teklif etse asla yapamayacakları, hayatlarını değiştirebilecek, onları huzura kavuşturacak ilanı bir gazetede görürler. Aslında ilanı görene kadar böyle bir ihtiyaç içinde olduklarının farkında değillerdir. Gazetede bir kiralık ilanı görürler. bir Italyan şatosu nisan ayı boyunca kiraya verilecektir. Yazar bu anı şöyle açıklıyor: "Her şeyin başlangıcı bu andı ama birçok başka durumda olduğu gibi, bunu başlatan o esnada farkında değildi."
Bu kısmı yazdım çünkü ilk sayfayı açtığınızda hemen bunu göreceksiniz bu yüzden spoiler olmaz diye düşünüyorum. Pandemi sürecinde evde kalınca podcastlere sarmıştım ve Mirgün Cabas ile Can Kozanoğlu'nun konuşmacıları olduğu İlk Sayfası adlı podcast serisini dinlemiştim. Bir kitabın ilk sayfasının önemine çok inanıyorum. O sayfada kullanılan bir kelime, bazen bir cümle tüm kitabı okuma isteği uyandırabiliyor. Bu kitap için de aynı şey oldu. İlk sayfadan sonra öyle bir hayranlıkla okudum ki kitabı her sayfasını zevkle okudum. Tabi bir de İtalya olunca işin içinde ayrı bir güzel geldi bana. Yine bir arayış kitabı diyebiliriz bu kitaba, huzur, ferahlık ve mutluluk arayışı. İnsanın kendine ayırabildiği bir zaman dilimi arayışı. Modern dünyada zamanımız olsa da düşüncelerden kurtulup bulamadığımız o dinginliğin arayışı. Kitapta 4 ana karakter var ve bu karakterler çok iyi betimlenmiş. Her durumda hepsinin farklı hakış açılarıyla kitap genişletilmiş. Kitabın bu aralar ihtiyacım olan ilhamı bana verdiğini düşünüyorum.
