Çocukluk kokan sakal görmüştüm okula gidiyordum. Yenibosna metrosunda. Atatürk açılmamıştı henüz. Sakal çocukluk kokuyordu, ama ben gördüğümü söylüyorum. Koklamıştım çünkü, uzaktan, çocukluk koktuğuna kanaat getirmiştim. Şimdi hatırlayamıyorum o kokuyu. Vagonu gözlerimin önüne getirdiğimde, ya da en azından denediğimde, kokunun kendisini değil hissettirdiklerini hatırlıyorum. Çocukluk başka mı kokuyor? Orta yaşlarda, parkalı, kırçıl sakallarıyla aydınlık, yüzü yuvarlak adam. Kılığı yoksul. Hüzünlü çehresini çocuksu kılan ve o hatırlayamadığım kokuyu yayan kırçıl sakalları. Oysa sakal ak değilse yabanıldır. Çocuk da yabanıldır bir yandan. Neden öyleydi o adam? Sonra ben o adamı başka adamlarda da gördüm. Biraz Ahmet Kaya var bu işin içinde sanki. Çünkü o sakalların çocukluk koktuğunu görmemden evvel Ahmet Kaya'nın sakallarını aklımda tutuyordum. Bunu hatırlıyorum.
Belki çocuklar için dil çıkarır gibi bıraktılar sakallarını. Ya da kendi çocuklukları için. Bunları hatırlayamıyorum. Ben de çocuktum.