Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yaz dedi bana. Yaz Ayşe. "Ama insanların göreceği yerlere değil deftere yaz." Herkes görsün istiyorum dedim. "O halde senden isteğim kendini kötülemeden, açık vermeden yaz. Dış dünyanın ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyorsun, öğrenmen sancılı olacak." Dedi. Dinlemedim. Bilir ki dinlemem, dizlerim kanamadan bilmem diz acısının ne olduğunu. Elleme dedim kendim öğreneceğim. Defterler istedim sonra ondan. Renkli olsun ki daha çok yazayım. İnekli defter buldum alır mısın dedim. Aldı. Biliyor ki ne kadar güzel bir defter olursa o kadar yazarim. Yazdım ama yetmedi. Anlatma ihtiyacı duydum. Düştüm öyle bir zorluğun içine. Dönmedi de dilim. Okuduklarımın bana öğrettiği kadar benim cümlelerim. Onlarda yetmedi anlatmama. Başka bisey de bulamadım. Dilde yetmiyormuş bir yerde anlatmaya. Sonra darbeler almam gerekti anlatma zorluğunu bırakmak için. Üst üste aldım. Dayanamıyorum, yapamayacağım dediğim yerden daha da kuvvetli kalktım. Öğrenmen çok zaman alacak, sancı çeken anne gibi düşün dedi. Alıyor. Bilmiyordum. Ben bu kadar kötülüğün barındığını bilmiyordum. Yoktu benim hafızamda, hiç olmamıştı. Öğreniyorum. Dünyanın kötü bir yer olduğunu, çabamın boş olduğunu, hepsini.
BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
"Eski kız arkadaşın, değil mi?" diye mırıldandım bir anda. Aziz kaşlarını kaldırarak bana döndü. Önce anlayamamış gibi baktı, sonra bakışlarımı takip edince kendine geldi. "Evet," dedi, "Burada olacağını bilmiyordum. Ben de biraz rahatsızdım ortamdan aslında, sonra gözlerim kalabalıkta seni seçti..."
Reklam
0:42 Başlık Keşke biliyor musun daha şimdiden özledim seni oysa hiçbir şeyi istemediğim kadar istedim gözlerinde kavrulup nefesinde sönmeyi hiç dokunmamış tım yaralarına ve hiç gelmemiştin sokağıma teninin kokusunda bilmiyordum ellerinin sıcaklığını da hiç nefesimiz birleşmiş olmasına rağmen çocuk su yüreğimin kahramanıydın hiç olmadığı kadar sevdim seni bütün aşklara kalem çekerek hiç gelmemiş birinin gidişi acıtırmı yüreği desen bunu asla bilemeceksin ama ben yine de söyliyim hani düşersin de can havliyle avuçlarının yere değilde cam kırıkları üzerine kapanırya sadece avuçlarım olmuyor kanayan tırnak uçlarında yaşıyorsun ölümü ruhun çekilir gibi oluyor bedeninden nefesine batıyor cam kırıkları işte öyle birşey gidişin sahi ya dukunsaydım gecelerine ya aynı sabaha uyansaydık ya öpüşseydik nefes nefese ya ardından sarılıp kukunla cenneti hissetseydim ya öpseydim saçlarını nefesimle dahamı büyük olurdu acım yoksa yine cam kırıkları ağrılar saplanırmıydı yüreğime
en çok beni sevişini özlüyorum. bilmiyordum oysa, beni sevmenin aslında benim nasıl biri olduğumla alakalı olduğunu, sana verdiklerimin yansımasıydı. bana geri dönüşüydü. bunu nasıl göremedim. nasıl. böyle oturup beni kimse o biçim sevemez diye aldandım. sana sevmeyi öğreten ben olduğum halde, ben öğrettim sana doldurmayı, doldurmaya ihtiyaç duyduğum boşlukları. nasıl da acımasızlık ettim kendime, sebebini sana atfettim sıcaklığımın, sırf sen de hissettin diye. gücümü, aklımı, güzelliğimi veren sensin sandım, sırf sen de takdir ettin diye, sanki seni tanımadan önce böyle değilmişim gibi. sanki sen gidince de böyle kalmamışım gibi.
Süt ve Bal
Süt ve Bal
geçen gün yazar bir kadının söyleşisini dinledim diyor ki: "evlenirken yemek yapmayı bilmiyordum, öğrenmeye çalışıyordum. bu duruma üzüldüğümü gören eşim bana dedi ki ben seninle karnım doysun değil, gönlüm doysun diye evlendim.." çok anlamlı.. anlayışlı bir eş en büyük şans..🌿
öyle bir içimden geldi
Yalnızlığı seçmedim ben... Gördüğüm yalanlar samimiyetsizlikler sahtekarliklar... Ve daha niceleri bana en güzelini arattı sürekli,adını bilmiyordum önceleri,ama yüreğim onu istiyordu,onu arzuluyordu çünkü bir tek onunla rahatliyordu.. Şimdi çoğu insanın istediği aradığı belki de yaşamaya çalıştığı... O olmasa tadı yoktu bu yaşamın, aldığın nefesin bir anlamı yoktu.. Sonra adını öğrendim ben " İHLAS" diyorlar ona... Bulup yaşayanlarin hatırına, ihlâsla yaşamak dileğiyle...
Reklam
Üç bin liralık şiir
Seni neden sevdiğimi bilmiyorum Ancak hayatım boyunca bu anı beklemiş gibiyim. İtirafımdır, önceleri epey eksiktim O zamanlar adını bile bilmiyordum Tanrım ben ne cahilmişim Ayıbı olmaz, artık öğrendim Güçlüyüm, kendim gibiyim, seninleyim Lakin kaybetmek hep aklımın köşesinde kalacak Bu yüzden sana iki kat sarılacağım. Sen benim en mavi yanımsın Sen benim ümit ettiğim tarafsın Sen dünyanın bana hitap eden kısmısın Yıllar gelip geçecek elbette Ancak sen yüreğime yaşıt olarak kalacaksın. -
Murat Ali Ersan
Murat Ali Ersan
-
Mahallenin En Güzel Kızı
Mahallenin En Güzel Kızı
28.04.2019
9 saat derse girmiştim, 500 tane öğrencinin nöbetini tutmuştum. Belki abartılı gelecek ama kirpiklerime kadar yorulmuştum. Telefonumun şarji okuldayken ilk defa o gün bitmişti. Köyün son aracına yetişip eve gelmiştim. Sabah 7'de çıktığım evden akşam 19.00'da dönmüştüm. Saat 21.00'da arkadaşlarım kapımı çalmıştı. Söylediklerini ilk
Darmadağın
Hava tüm gün 40 dereceden fazlaydı. İçimden "bu Mersin sıcağı da temmuz ayında daha fena oluyor" derken birden kapı çaldı. Oysa kimseyi beklemiyordum. Kapıyı açtığımdaysa karşımda birisini beklerken bir zarf görmüştüm. Pembe bir zarf. Merakla içini açıp okumaya koyuldum. 3 sayfa mektup vardı içinde. Özensiz bir el yazısı, yanlış imla
#239405697 gönderimize istinaden bugün samimi bir uyarı mesajı aldım. Gerçekten yazan kardeşimizden Allah razı olsun. Çünkü öncelikle mesajda hüsn-ü zan ettiği gibi zoom ile ilgili detayı bilmiyordum. Ve tamamen uyarmak maksatlı olduğu açıkça belli oluyor. Yoksa herkes gibi o da yoruma “ aaa bir de şeriatçı geçiniyorsunuz, zoom kullanıyorsunuz “ yazmasını bilirdi. Ama bu durum bana sirayet eder miydi? Sanmıyorum. Ama bu mesaj sayesinde aklımızda da bulunan discord kanalı kurma olayını hızlandırmam gerektiğini anlamış oldum. Bir yanlışımı görürseniz lütfen böyle uyarın, tebliğ budur. Yazacak çok şey var da Ebubekir radıyallahu anh’ın bir sözü aklıma geliyor : “ Ben sustuğum için hiç pişman olmadım ama konuştuğum için pişman olmuşluğum vardır. “ Darısı herbokolog olan çok konuşanlara..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.