“ Nedense hayatta bir müddet beraber yürüdüğümüz insanların başına bir felaket geldiğini, herhangi bir sıkıntıya düştüklerini görünce bu belaları kendi başımızdan savmış gibi ferahlık duyar ve o zavallılara, sanki bize de gelebilecek belaları kendilerine çektikleri için, alaka ve merhamet göstermek isteriz. “
“ İnsanları, kendi cinslerinden biri
Öğleden sonra geç saatlerde uyandım, güçlendim ve tazelendim. Sherlock Holmes, kemanını bir kenara bırakıp bir kitaba dalmış olması dışında hâlâ tam ona bıraktığım gibi oturuyordu. Ben kıpırdanırken bana baktı ve yüzünün karanlık ve sıkıntılı olduğunu fark ettim.
"İyi uyudun" dedi. "Konuşmamızın seni uyandırmasından
SABAH Pencereden içeri sızan güneş, yaşama sevincini bir ıslıkla sese dönüştürüyor dudaklarımda. Bir sevgiliyle aynı anda uyanıp göz göze gelivermek gibi bir şey bu. İşte o an sımsıcak bir gülümseme yayılıverir ya insanın yüzüne; sımsıcak ve öylesine güzel. Güneş, bir gülümseme tadında ısıtıyor içimi.
Onlar: Yeryüzünün iyimserliğidirler ki, yakınmaları yoktur, pişmanlıklarıda.
Ve onlardan biri, suların kulağına şöyle fısıldar sanki:
-Ben, hiçbir şey söylemedim.
Onlar: Yeryüzünün iyimserliğidirler ki, yakınmaları yoktur, pişmanlıklarıda.
Ve onlardan biri, suların kulağına şöyle fısıldar sanki:
-Ben, hiçbir şey söylemedim.
Utanç bitti mi küstahlık nasıl da sırıtkan, nasıl da Sözcükler bile utanıyor, boyalar utanıyor, matbaalar utanıyor, ama utanmayanlar öylesine egemen ki, bir kez daha her türlü egemenliğe karşı olmanın insan olmak olduğunu duyumsuyorum.
Ben hiçbir şey söylemedim.
O da, zaten, seni dinlemedi.
Ama o, benim söylemediğim adamı öldürdü.
Üzülme. Hiç kimse konuşmuyor. Ama gene de, her gün onlarca ölü.
Gösterenle tetiği çeken aynı kişi olmadığında sorun yok.
Özellikle ölen için.