Bazı hayallerin sınırı yoktur. Hatta hiçbir hayalin sınırı yoktur. Unutulmuş hayal var mıdır peki? Aslında yoktur, yeterince hayal edilmeyen, kim bilir belki de edilemeyen hayal vardır. İnsan uçsuz bucaksız bir yaratılışdır hayaline sınır nasıl konulsun ki? Düşüne bilirsiniz haklı olarak ömrü dünyada sınırlı olan insanın nasıl olur da uçsuz bucaksız insan olarak anlatılır ki? Burdaki sorun tam olarak şu ki, insanı dünyayla sınırlarız dünya bitti siz de biz de bittik değil mi? Hâşâ diyelim önce, sizce yüce Yaratan dediğimiz zat kırk senelik ömür içinmi yarattı bizi? Bence hayır... Sınırlar içimizde tamamile, sınırlar düşüncelerimizde. Yüce Yaratan diyoruz ama konuşurken bile yüceliğine güvenmediğimiz belli oluyor. Herkesden sakladığımız yüzümüzü ondan gizleyemediğimiz için er yada geç patlak veriyor herşey. Ben zorluyorum zihnimi ama vaz geçemiyorum bazılarından. Dilim artık bitti dese de gönlüm bitmediğini belli ediyor. Umutsuzluğun umudu bu olsa gerek. En düşük hâlimiz bile gökyüzünü seyr ediyor. İnanıyoruz ama amele dökemiyoruz. Birde galiba en büyük sorunumuz ne biliyor musunuz? Biz de diğerlerinden farklı olarak amel de direnç var da sözde itibarsızız . Belki de yorgunluktan inanmayı istemiyoruz. Ama bazı hayaller çok güzel ve bazı umutlar çok özel.....