-yeter, yeter! sen bana teselli mi veriyorsun, eziyet mi? ben kendimi sende yüzen bir balık gibi hissediyorum. ne yazık ki şu anda sana bakarken gördüğüm o resmi, sana layık kelimelerle betimlemeye kadir değilim. sen benim ne duruma düştüğümü anlamak istemiyorsun. çok müthiş bir durumdayım. daha iyi oldu, bir anda bütün alemin patlaması gerektiğini; ama patlamadığını hissettim. bende aniden zor ve hızlı bir bekleyiş başladı. ne olduğunu anlayamadım, ne istediğimi bilemiyorum? neden uçmadığımızı düşünüyordum, neden kelimeler yerine dillerimizden ateş, ateşten kurşunlar çıkmıyor? o zaman niye yine de iki kişi gibi yan yana oturmuşuz ve diğer normal insanlar gibi mantıklı konuşuyoruz? neden ''tek kişi'' olmuyoruz? neden birbirimizde yok olmuyoruz? birimiz diğerimizde ölmüyoruz? o zaman niye hala birbirimize bakıyoruz? niçin gökyüzü, gece, şehir, hava, araba, renkler ve ışıklar kaybolmuyor ve yerine başka şeyler ortaya çıkmıyor? o zaman öbür dünya nerede? o zaman ruhlar, melekler, gerçeğe dönüşen efsaneler, hayaller, rüyalar nerede? bilmiyorum, velhasıl daha iyi oldum; ama sen anlamadın... bilmiyorum, belki de anladın, belki öylesine bir takım sözler söyledin, cevabımı böyle verdin; belki de senin bu sözlerin sayesinde kendimi daha iyi hissettim... mersi iyi oldum... ama... yine de ızdırap içindeyim... yine dalgalıyım, daha çabuk şehre yetişelim, biraz durum değişsin, yeni şeyler göreyim, beni biraz oyala, neredeyse cinnet geçireceğim, beni kuşatıyor, biraz gafler edince beynimi sıcak bir duman kaplıyor ve nefesim kesiliyor... daha çabuk, şehre gidelim... çabuk beni bir yere yetiştir!
Sayfa 95
Bay Bilbo Baggins
Hobbitköy ile Subaşı'nda, çeneler durmak nedir bilmeden çalışmaya ve yaklaşmakta olan davetin söylentileri tüm Shire'da gezinmeye başladı. Bay Bilbo Baggins'in geçmişi ve kişiliği bir kez daha muhabbetlerin baş konusu halini aldı ve yaşlılar aniden hatıralarının kıymete bindiğini fark ettiler. Kimsenin, Babalık olarak bilinen ihtiyar Ham
Metis Yayınları - The Fellowship of the RingKitabı okudu
Reklam
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
9. BÖLÜM SONSUZ SABIR Bir zamanlar cennet meyvesini işitmiş olan bir kadın vardı. Ona tamah etti. Adına Sabar diyeceğimiz bir dervişe sordu, “Bu meyveyi nasıl bulabilirim ki böylece mevcut bilgiye erebileyim? “Sana verebileceğim en iyi tavsiye benimle çalışman olur,” dedi derviş. “Fakat böyle yapmazsan, kararlı bir şekilde ve bazen yerinde
Bu güzel metaforların şifresini kendi başına çöz; derinlemesine düşün onlar hakkında. Bu yüzden hikayeler üzerinden konuşuyorum. Onlar üzerinden hiç kimse konuşmamıştı. Niçin ben bu küçük hikayeler üzerinden konuşuyorum? -sadece nasıl düşüneceğine dair sana birkaç ipucu vermek için. Bunlar bu hikayeler üzerine yapılan yorumlar değiller; ben bir
Otelin hazırlık döneminin başlangıcı olarak belirledikleri günden bu yana bir buçuk ay geçmişti. O zamandan beri de Serhat’la arkadaş olmuşlardı. Ama Serhat Kuran kursundan yetişmiş, beş vakit namazında ve aklını din konularıyla bozmuş biriydi, iyi çocuktu ama bu dünyaya sadece neyin günah, neyin günah olmadığını anlamak için gelmiş
Sayfa 215 - Serhat’ın IŞÎD aşkına dairKitabı okudu
Reklam
Geri145
459 öğeden 451 ile 459 arasındakiler gösteriliyor.