Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Murakami aldatılıp terkedilmiş olsa gerek, başka türlüsü zor.
Dikkatli bakınca M'nin içindeki bir görünüp bir kaybolan o kız çocuğunu açıkça görebilmiştim. Benimle çıktığı sırada, benim yüreğime hem büyümüş hem de bir kız çocuğu haliyle girmişti. O kendi ne zaman isterse hep böyle gidip geldi ve ben de onu bu haliyle seviyordum. Sımsıkı sımsıkı sarılıyordum ona, neredeyse canını yakacak kadar aşırı bir güçle. Ama elimde değildi, yapmadan duramıyordum; bir yere gitmesin istiyordum. Yine de onu bir kez daha kaybedeceğim zaman gelmişti. Nasıl gelmesindi? Dünyanın tüm denizcilerinin gözü ondaydı. Onu tek başıma korumam mümkün değildi. Herkesin bir anlığına da olsa gözlerini başka tarafa çevirdiği olur. Uyumak zorundasınızdır, tuvalete gitmek zorundasınızdır; küveti yıkamanız gerekir. Soğan doğrar, fasulye ayıklarsınız. Araba lastiğinin havasını kontrol etmek gerekir. Bunun gibi durumlarda onunla ayrı düşüyorduk. Daha doğrusu o beni bırakıp gitmişti. Bu işe denizcilerin gölgesi düşmüştü kuşkusuz.
1596 yılında Lorraine kardinaline ithaf ettiği eserinde M. Remy adlı savcı o günden itibaren on altı yılda sekiz yüz cadıyı yaktırdığını anlatır ve şöyle der: “Duruşmaları o kadar adaletli yönetiyordum ki geçen sene içlerinden on altısı benim elimden kurtulmak için kendilerini öldürdüler.”
Reklam
Söylemeye çalıştığım şey, bir şekilde M'nin benim on dört yaşındayken aşık olduğum kişi olması gerektiği. Ne var ki, gerçekte benim ona aşık olmam çok daha sonrasındaydı ve ona aşık olduğumda o (ne yazık ki) artık on dört yaşında de­ğildi. Biz yanlış zamanda birlikte olmuştuk. Buluşma gününü karıştırır gibi; saat ve yer uyuyordu ama günü farklıydı.
Sayfa 208 - Doğan KitapKitabı okudu
353 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 günde okudu
BEL ÜSTÜ KELEBEK*
“Sanmak bir çöldür, orada herkes kaybolabilir.” der M. Mungan. Hiç sanmıyorum bu cümleyi unutabileceğimi çünkü hayatımızın yarıdan fazlası sanrılarımızdan oluşuyor. Kendi sanrılarımızda kayboluyoruz hepimiz. Herkes hayatını öyle sanıyor. Bir çölde yaşamak bu işte. Sonra… Birileri. Hayatına giriyorlar. Çölüne fidanlar dikiyorlar. Büyüyor
Yaban Koyununun İzinde
Yaban Koyununun İzindeHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20122,013 okunma
Okuma Listem
DÜNYA EDEBİYATI 📚 *HOMEROS İlyada Destanı ✓ Odysseia Destanı ✓ *DANTE ALİGHİERİ Yeni Dünya✓ İlahi Komedya✓
2022 ilində oxuduğum kitabların siyahısı
1.Stefan Zweig- Korku 2.Əlibala Hacızadə -İtkin gəlin 3.Roald Dahl- Çarli və şokolad fabriki 4.Mişel Yoanq -Çingiz xan 5.Pierre Boulle-Maymunlar gezegeni 6.W. Shakespeare- Bir yaz gecesi rüyası 7.Katerin Əplqeyt -Tək və yeganə Ayvan 8.Trensis Börnet-Sirli bağ 9.Erik Nays-Lessi 10.Herbert Uells-Dünyanlarin savaşı 11.İlqar Kamil -Ayriliq
Reklam
"Benim böyle müzikleri sevmem var ya" demişti M bir gün, "aslında bir boşluk sorunu"
olabilir yani sanırım neden olmasın
Benim böyle müzikleri sevmem var ya” demişti M bir gün, “aslında bir boşluk sorunu.” “Boşluk sorunu mu?” “Demek istediğim, bu tür müzikleri dinlerken hiçbir şeyin bulunmadığı çok geniş bir uzamda olduğumu duyumsuyorum. Orası çok geniş ve sınırsız. Ne duvar, ne de tavan var. Orada hiçbir şey düşünmesem de oluyor, hiçbir şey söylemesem, hiçbir şey yapmasam da. Orada bulunuyorum sadece. Gözlerimi kapatıp, yaylıların güzel sesine bırakabiliyorum kendimi. Orada her şey yalnızca çok güzel, dingin; miskinliğe yer yok. Bundan başka bir şey istenmiyor.” “Cennet gibi mi?” “Evet” diye yanıtladı M, “cennette arka planda Percy Faith’in parçaları çalıyordur muhakkak."
Boşluk. “Benim böyle müzikleri sevmem var ya” demişti M bir gün, “aslında bir boşluk sorunu.” “Boşluk sorunu mu?” “Demek istediğim, bu tür müzikleri dinlerken hiçbir şeyin bu​lunmadığı çok geniş bir uzamda olduğumu duyumsuyorum. Ora​sı çok geniş ve sınırsız. Ne duvar, ne de tavan var. Orada hiçbir şey düşünmesem de oluyor, hiçbir şey söylemesem, hiçbir şey yapmasam da. Orada bulunuyorum sadece. Gözlerimi kapatıp, yaylıların güzel sesine bırakabiliyorum kendimi. Ne ateşim çıkıyor ne de üşüyorum; regl olmadığım gibi yumurtlama dönemi de söz konusu olmuyor. Orada her şey yalnızca çok güzel, dingin; miskinliğe yer yok. Bundan başka bir şey istenmiyor.” “Cennet gibi mi?” “Evet” diye yanıtladı M,
Sayfa 217
1256 syf.
8/10 puan verdi
Aşk Macera Aksiyon
Murakami okumaya 1Q84 adlı romanıyla başlamak cesaret istermiş doğrusu.Yahu bu kitap biter mi diye korktum başta.Yarıda bırakmayı sevmem hiç. Sonra, Aman Allah'm kitap beni içine çekti.Bu nasıl bir kitap böyle diyerek ilgi ile devam ettim.Pandemi döneminin en önemli kazanımlarından biri oldu benim için. Kısaca paralel verenlerde geçen bir aşk öyküsü 1Q84.Elbette bu kadar basit değil ama bir Ferhat ile Şirin hikayesi çağrıştırıyor bende.Ne alaka diyeceksiniz.Şundan: Aşk insana paralel evrenleri bile deldirmez ama aştırır. Nerede olursanız olun aşk sizi kendi yanına getirir. Elbette bu kitap Uzakdogunun sembollerini de yoğun şekilde barındırıyor.Bunun yanında bana ve birçok okuyucuya göre 18 yaş üstüne hitap eden bir yanı var. Fantastik ögeler de çok var. Hatta kitapta anlatılan bir olay var ki görünüşe bakarak 18 yaşın altı okuyuculara kısıtlanması dahi mümkün.Ancak bu bölümü tam olarak anlamadığımız için yazarın tam olarak ne anlatmak istediğini okuyuculara bırakmak gerekir diye düşünüyorum. Japonca'dan Türkçeye çeviri gerçekten başarılı.Tebrikler. Kendini okutmayı başaran kitap amacına ulaşmıştır bence. Size de tavsiye ederim.
1Q84 (Tek Cilt)
1Q84 (Tek Cilt)Haruki Murakami · Doğan Kitap · 20163,424 okunma
Reklam
Üçüncü kız arkadaşım öldükten on beş gün sonra, Jules Michelet’ninBüyücü’sünü okuyordum. Harika bir kitaptı. Orada şöyle bir kısım vardı:1596 yılında Lorraine kardinaline ithaf ettiği eserinde M. Remy adlı savcıo günden itibaren on altı yılda sekiz yüz cadıyı yaktırdığını anlatır ve şöyleder: “Duruşmaları o kadar adaletli yönetiyordum ki geçen sene içlerinden onaltısı benim elimden kurtulmak için kendilerini öldürdüler.”Her nedense, Duruşmaları o kadar adaletli yönetiyordum ki kısmı sonderece cool’du.
Bu/da/ mı / tesadüf :))
Jules Michelet’nin Büyücü’sünü okuyordum. Harika bir kitaptı. Orada şöyle bir kısım vardı:1596 yılında Lorraine kardinaline ithaf ettiği eserinde M. Remy adlı savcı o günden itibaren on altı yılda sekiz yüz cadıyı yaktırdığını anlatır ve şöyle der: “Duruşmaları o kadar adaletli yönetiyordum ki geçen sene içlerinden on altısı benim elimden kurtulmak için kendilerini öldürdüler.”
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.