Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Berfin

Berfin
@berfin_uckardes
Bugüne kadar surat asmaktan kimse ölmemiş olsa da, dünyanın duygusal kurtarıcıları olan kadınlar diğerlerinin duygularıyla baş etmeye çalışmalarına izin vermekte büyük zorluk çekerler.
Reklam
Daha doğumlarından itibaren kendilerini, başkalarına sevgiyle bakmalarına göre tanımlamak üzere eğitilmiş olan kadınlar ne zaman “Bu kadarı yeter!” diyeceklerini nasıl bilebilirler?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Gerilimin yüksek olduğu durumlarda çoğumuz zamanımızı, diğer kişiye tanı koyarak geçiririz. Tanı koymak gerçekten yararlı bir görüş sunma isteğini de yansıtabilir, ama genellikle, gizli bir suçlama ve kendini üstün görme şeklidir. Tanı koyduğumuzda, başka bir insanın gerçekte ne hissettiğini ya da istediğini, ya da, diğer bir insanın nasıl düşünmesi, hissetmesi ve davranması gerektiğini bilebileceğimizi varsayarız. Ama aslında bunları kesin olarak bilemeyiz. Kendi hakkımızda bile bunları bilmemiz yeterince zor.
“Öfkelenmek yanlış ya da doğru, haklı ya da haksız değildir. Hissettiğimiz her şeye hakkımız var.”
Reklam
“Ben annemin her an içine bakabileceği camdan bir evde yaşıyorum. Camdan bir evde yaşayan insanın bir şeyleri kendini ele vermeden saklaması olanaksızdır. Bunun ancak tek bir yolu vardır; o şeyleri zeminin altına saklarsınız. Fakat o zaman onları kendiniz de göremezsiniz.”
“Biz her zaman kendimizi suçlu hissettiğimiz derecede suçlu olmayız ve her zaman suçsuz olduğumuza inanmak istediğimiz kadar da suçsuz olmayabiliriz.”
Önemli bir ilişkide sürekli öfke ya da acı hissetmemiz, benliğimizden çok fazla şey feda ettiğimizi ve üstleneceğimiz yeni konum ya da önümüzdeki seçenekler hakkında açıklığa kavuşamadığımızı gösteren bir işaret olabilir. Açıklık eksikliğimizi fark etmek zayıflık değil, fırsat ve güçtür.
“Öğrenmeye en çok ihtiyaç duyduğumuz şeyi öğretiriz.”
Bağımsızlık, önemli konularda kendi kendimizi açıkça tanımlayabilmemiz demektir, ama duygusal olarak uzaklaşma anlamına gelmez.
Reklam
“Benim çocuğumla, benim doğru bulduğum şeyi yapmam benim için çok önemli.”
“Benim çocuğumla, benim doğru bulduğum şeyi yapmam benim için çok önemli.”
[Başkasını değiştirmeye ya da kontrol etmeye çalışmak hiçbir zaman işe yaramayan bir yöntemdir.]
Kadın hizla tepki verir, yakınlık ve birliktelikte sığınak arar. Duygularını paylaşır ve erkeğin de aynı şekilde davranmasını ister. Erkekse, kadına kabul edilemez gelen bir tarzda mantıklı davranır. Böylece kadın daha çok izler, adamın ne düşündüğünü ve ne hissettigini daha çok bilmek ister ve erkek daha da uzaklaşır. Erkek uzaklaştıkça kadın daha çok izler ve kadın izledikçe, erkek daha çok uzaklaşır. Kadın erkeği soğuk, tepkisiz ve insan dışı olmakla şuçlar. Adamsa kadını zorlayıcı, isterik ve denetimci olmakla. Bu klasik senaryonun alışılmış sonucu nedir? Temposu giderek yükselen bu takip ve çekilme dansı bir süre devam ettikten sonra kadın, terapistlerin "tepkisel mesafe" adını verdikleri duruma girer. Kendini reddedilmiş hisseden kadın en sonunda, kendi başının çaresine bakmaya başlar. Adam artık ihtiyaç duyduğundan daha fazla rahatlığa sahiptir ve zamanla, ilişki kurma umuduyla kadına yaklaşır. Ama artık çok geç kalmıştır. Kadın öfkeyle, "Sana ihtiyacım olduğunda neredeydin?" der. Bu noktada, mesafe koyucu ile takipçi bir süre rollerini değiş tokuş edebilirler.
Diğer kişinin yüzde doksan yedi suçlu olduğuna emin olsak bile, kendi yüzde üçümüzü değiştirmekten hâlâ biz sorumluyuz.
426 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.