Ses, onu kanatlandıran dili ve dudakları taşıyamaz. Bu yüzden gökyüzüne yükselirken, yalnız bulmak zorundadır yolunu. Yalnız ve yuvasız uçmalı kartal güneşe.
Sardığım tütün değildi, kağıt da değildi. Kendimi, kendimle sarıyor, sarmalıyordum. Garip bir hafiflik gelmişti üstüme. Hem içimdeydi hem de ben onun içindeydim.
Ne olmuştu da, "Seninle dünyanın her yerine gelirim," diyen Müzeyyen, durduğu yerden çekip gitmelere başlamıştı. Nerelere gidiyordu? Gelirken getirdiği bakışlar ne dalgaydı? Hangisi Müzeyyen'di? Ya da Müzeyyen kimdi? İlk tanıdığım kimdi, şimdiki kim?