Ölünün ellerini öptüler, hıçkırıklar içinde gözlerini kapattılar. Tam o sırada çocuklukları akıllarına geldi, artık birer öksüzden başka bir şey değillerdi. Ama bu korkunç ölüm içlerinde bir vicdan azabı gibi, bir nefret gibi kaldı.
Asılmak üzere olan bir adamı düşün mesela. Onu asarsın ve her şeyi biter. Ama onu, asılması için yapılan bütün hazırlıklara şahit olmaya zorlarsan ve tam darağacının önüne getirildiğinde infazının ertelendiğini söylersen adamın hayatının geri kalanını ona zehir etmiş olursun.