Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Fatma Betül

Kimlerin Sessizliği
Pes edip es verip sussalar da Konuşsam biraz anlamdan Söylemek dururken susulmaz sevgi Aşk ki koca bir baston, ölümün karşısında Anlam ve sevgi, durdurmaz kimseyi Çıksam yollara hiç durmasam Geceye, sokağa, odama ama hep çıksam Elbet bayırlar da konușur kendi dilinden Anlasam, dünya ki kocaman bir fotoğraf karesi Kanayan, bantlanan ve susan yaraların özeti Sessizliğin sesi, kıvranıyor duyulmak için Hız bölüyor, asfalt çarpıyor, beton çıkarıyor Çarpılan oluyor çocuklar hep, iyi dinle Müzik ki ruhun sessizliğidir gürültü olmayınca Biraz yavaşla insanoğlu, belki biraz daha
Reklam
Sağır Yollar Sayılmaz Adımlar
Seni tanıyınca yeni yolları sobeledim Üsküdar inanmanın yarısıdır dedim
Cennete giden yol
Burası Türkiye, göz ve gönül, cennete giden yol Melekler omuz omuza bağırıyor: Amerika defol Biz bu vatanı sigortasız sevdik, beşik kertmesiydik Bir ayetle sonsuza: Ve yensurakallâhu nasran azizâ

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
altıpatlar
Baba olmak kocaman taştır her an fırlamaya hazır Fırlatılmaz baba çünkü sığmaz bir ele Dünyanın derdi sığamaz geç vakitlerde iki elime Tüm dikenlerini kaşıyorum sol avucumla Sağ avucumda sımsıkı kavranmış altıpatlarım Ben ki yetişemiyorum benliğime hep bağımsız kocaman bir sivil Hasbünallâhü ve ni'me'l-vekîl
altıpatlar
Kadın yeni bir araba bakıyordu sahile inebilmek için Oysa her gün beyazlar siyahlardan dayak istiyordu Kimdi siyahlar ve neden siyahtılar Siyah, insanın kalbinin rengidir tüm zamanlarda
Reklam
altıpatlar
Geçmişi hatırlatyorum o hiç gevşemeyecek günleri Hatırlamak lazım ki insandık bir zamanlar
İstirhâm
Şeyhim hiç durumdayım güç tasarrufundayım şarjına muhtaç pilim hiç bitmeyeyim
İstirhâm
Çiçeklerden anlamam ama severim bilirim sen de gülersin yüreğinle ah bir rast geleyim
Bir Zamanlar Bu Ülkede
Bir sözün altını çizdim, hayatımı değiştirdim: "Allah'tan başka her şey puttur."
Sahte bir dünyada yaşıyoruz Arzu. Her şey sahte. İlişkiler, aşklar, alışveriş. İnsanlar her türlü yalana kanmak üzere yetiştiriliyor. Dünyada bir sistem var, sürekli yalan üretiyor ve bu yalanları satıyor. Kah gönül rızası ile kah metazori. Bu dünyada artık her yer turistik ve hepimiz birer turistiz.
Reklam
Renksiz, cansız, soluk yüzlü hayatıma renk gelsin biraz. Biraz heyecan gelsin. Nasıl yaşamalı diye car car konuşuyoruz. Hayat konuşmaktan ibaret değil. Eylem lazım eylem.
İnsanı alışkanlıkları idare ediyor. Alışkın olduğumuz iş, ortam, kişi ve atmosfer bizi soğukta bir battaniye gibi sarıp ısıtıyor. Kendimizi güvenlikte hissediyoruz. Her şey yerli yerinde.
Efendim bizler tuhaf bir çelişki yaşıyoruz. Yani şöyle. Risk almak istemiyoruz. Hep garantiye oynuyoruz. Garanti olanın soluk yüzüne, cansız cesedine sarılıp yatıyoruz. Evler, evler, evler. Eşyalar, eşyalar, eşyalar... İşler, işler, işler. Sonra çocuklar. Ne bileyim bir sürü kayıt kuyut. Bir sürü pranga. Oysa dünya bizi bekliyor. Uzanıp giden yollar. Yolların gizlediği meçhul, el değmemiş noktalar. Çekip gitmeyi düşünmüyor musunuz hiç? Ruhunuzu, dört duvar arasında sıkılıp duran, hesaba kitaba esir olmuş ruhunuzu bu cendereden çekip çıkarmak istemez misiniz?
Dünyayı kasıp kavuran fırtınanın önünde kuru yaprak gibi sürüklenip duruyoruz. Kaplumbağa misali evini sırtında taşıyarak göçebeliğe soyunduk. Eşya ile, toprak ile, tabiat ile başımızı kopardık. Bir "kopma"nın olduğu aşikar. "Yeni"yi isteyen "eski"den kopuyor. Eskimiş olanı atıyoruz ama yeniyi bulamıyoruz. Yeni bize veriliyor, en azından işaret ediliyor. "Eski" gitti, "yeni" benim değil. O zaman neredeyim ben? Boşlukta. Boşluğun sıkıntısında. Öte dünya buna imkan tanımıyor oysa. Bir yerden koptuğumuzda, bir dünyadan ötekine hicret ediyoruz. Ama "öte dünya" yok diyorsak, gidecek bir yer de yok demektir. İşte zurnanın zırt dediği yer. Gidilecek bir yer yoksa "umut" da yok.
Trajik olan şudur: Bir sey müzelik oldu mu ölmüş demektir. Oysa gelenek her an tazelenmek ister. Yenilenmeyen gelenek kurur.
819 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.