Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Önceden belirlenmiş bir hayat olmadığını, bütün hikayelerin aslında birer rastlantılar zinciri olduğunu birçokları bilir ama gene de, bu gerçeği bilenler bile hayatlarının bir döneminde geri dönüp ona baktıklarında rastlantı olarak yaşadıkları şeylerin birer zorunluluk olduğuna karar verirler. Benim de öyle bir dönemim oldu: Şmdi sisin içinde hayalet gibi beliren Türk gemilerinin renklerinin düşleyip eski bir masanın üzerinde kitabımı yazmaya çalışırken öyle bir dönemin bir hikayeye başlayıp onu bitirmek için en uygun zaman olduğunu düşünüyorum.
156 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Orhan Pamuk’tan okuduğum ilk kitap ve açıkçası kapağı ve arka kapak yazısından yola çıkarak ‘aa alayım bi Orhan Pamuk okumaya başlayayım’ okumaya başladım. Kitap aslında, yazarın bu kitaptan önceki eseri olan Sessiz Ev’in bir karakteri olan Faruk’un bu defteri bir sandıkta bulup yayımlamak istemesiyle başlıyor. Giriş kısmında da bundan bahsediyor Faruk. Tabii ben bu kişinin kurgusal bir karakter olduğunu bilmediğim için internete arattım ve karşıma bu bilgi çıktı. Ve sanırım ilk de bir kitapta böyle bir kurguyla karşılaşıyorum, aşırı hoşuma gitti bu detay. İlk sayfasından itibaren beni içine çeken ve okuması oldukça akıcı olan Venedikli bir bilim insanın yazdığı günlüklerden oluşan bir kitap. Böyle tarihsel olayların -doğru ya da yanlış biçimde- kurgulanmasını seviyorum ve okunması da çok keyifli hale geliyor benim için. Son 30 sayfasında (yazarın son sözünü de dahil ederek) böyle bir şey beklemiyordum açıkçası. Sonunu kendimce tahmin edebildiğimi düşünmüştüm ancak yanılmışım, kitapta yazarın son sözünde de bahsettiği “ikililik” durumu var ve oldukça güzel işlemiş. Kendisi de bu kitabı yazmak için yaptığı çeşitli okumalar ve bunlardan aldıkları ve kendi kişisel deneyimlerini birleştirmiş sonucunda bu tarihi kurgu novellayı yazmış. Karakterlerin o bunalımlarını, sorularını, acabalarını, endişe ve öfkelerini fazlaca benimsedim. Su gibi akıp gitti kitap. Beni oldukça şaşırttı ve soru işaretleriyle bıraktı ama bu durum oldukça hoşuma gitti. Keyifli bir okumaydı, yazarı okumaya devam edeceğim. Okumak ne şahane şey!
Beyaz Kale
Beyaz Kale
Beyaz Kale
Beyaz KaleOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20228,9bin okunma
Reklam
İnsanın kim olduğunun ne önemi var, önemli olan yaptıklarımız ve yapacaklarımızdır.
İnsanın kim olduğunun ne önemi var, önemli olan yaptıklarımız ve yapacaklarımızdır.
Sayfa 116Kitabı okudu
Günlük hayat içinde, bir an, ikimiz de, bir küçük ayrıntıya takılıverirdik: sabah birlikte gördüğümüz ıslak bir köpek, iki ağaç arasına asılmış çamaşır dizisinin renk ve biçimlerindeki gizli geometri, hayatın simetrisini ortaya çıkarıveren bir dil sürçmesi! Şimdi en çok bunları özlüyorum işte!
O’nu bir daha unutamayacağımı, bunu da beni hayatımın sonuna kadar mutsuz edeceğini de o zaman açık seçik anladım; hiçbir zaman tek başıma yaşayamayacağımı biliyordum artık.
Reklam
Belki de, insanların kendilerini okudukları kitaplarla değil, işittikleri sözler ve başkalarına duydukları hayranlıklarla değiştirdiği bir ülke de yaşıyoruz.
Sayfa 129Kitabı okudu
Bir düzenin yıkılacağı tahminini yürütmek o düzeni devirmek için fena bir yol sayılmaz.
Sayfa 129Kitabı okudu
Aklımın kapılarını acımasızca açıp kapıyordu; üstelik herkesin önünde yapıyordu artık bunu.
Sayfa 118Kitabı okudu
Hayatın bir bekleyiş değil de, tat alınabilecek bir şey olabileceğini bu dört yılda öğrendim.
Reklam
Bir zamanlar, ben olan kişi, beni bırakıp gitmişti de, bir köşede pinekleyen ben, sanki kaybettiğim heyecanı bulmak için ona özeniyordum.
Bir zamanlar ben olan kişi, beni bırakıp gitmişti de, bir köşede pinekleyen ben, sanki kaybettiğim heyecanı yeniden bulmak için ona özeniyordum.
“Sonra o kelimeyi bütün kilitlere uyan sihirli bir anahtar gibi kullanmaya başladı: Aptal oldukları için başlarının üstünde gezinen yıldızlara bakıp düşünmüyorlardı, aptal oldukları için öğrenecekleri şeyin önce neye yarayacağını soruyorlardı, aptal oldukları için ayrıntılara değil özetlere meraklıydılar, aptal oldukları için birbirlerine benziyorlardı vb.”
Sayfa 35 - YKYKitabı okudu
“Aptallar üzerine düşünüyorum.” dedi ciddiyetle. “Niye o kadar aptallar?”Sonra, benim cevabımı biliyormuş gibi ekledi. “Peki, aptal değiller; ama kafalarında bir şey eksik.” Onların kim olduğunu sormadım. “O bilgiyi kafalarının içinde tutabilecekleri bir yer yok mu?” dedi, sanki bir kelime arıyordu, çevresine bakındı. “Kafalarının içinde bir kutu, kutular, şu dolabın gözleri gibi, karışık şeyleri içine yerleştirebilecekleri bir köşe olması gerekir; ama sanki yok öyle bir şey. Anlıyor musun?”
Sayfa 36 - YKYKitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.