Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

beyza ö.

"Secular" ve "profane" bir zihniyetle koymayı uygun gördüğüm her yasa, kendi kutsal muhteviyatından boşaltılmış ve boşandırılmış olarak konulmuş olacaktır. İşte Müslümanlar nezdinde demokrasi meselesinin kritik noktası burada ortaya çıkıyor. Şöyle ki, bu zihniyetle ben dini hükümleri de uygulanmak üzere yürürlüğe koysam, bu hükümler artık onun vahye ilişkin değerinden boşandırılmış sayılacaktır. Çünkü onu yürürlüğe koymayı uygun gören ben'im, benim irademdir. Ben o hükmu yürürlüğe koymayı uygun gördüğüm gibi, yürürlükten kaldırmayı da uygun görme hakkını ve yetkisini elimde tutmakta olduğumu ifade ediyorum demektir.
Reklam
Demokrasi, egemenliğin kaynağını halkta (insanda) arayan özelliğiyle "profane" (kutsallığından boşandırılmı ş) bir zihniyete sahip kılınmayı istiyor. Oysa Müslümanlar, Müslüman olmanın getirdiği doğal hâsıla olarak egemenliğin kaynağını vahye (ilahi yasaya) dayandırır. Bu iki farklı zihniyet örtüşmez. Yani bir Müslüman, kendi tanımı icabı, aynı zamanda demokrat olamaz. Bu öngörü, Müslüman'ın fikir ve vicdan özgürlüğüne yabancı olduğu, insan hakları ve adalet kavramlarını tanımadığı biçimindeki yorumlardan kaçınılarak anlaşılmalıdır. Üzerinde durulacak husus, egemenlik hakkının kaynağının insanda (halk veya millet olarak insanda) mı, yoksa vahiyde mi aranması gerektiği sorusunda yoğunlaşıyor. Demokrasi, bu sorunun cevabını egemenliğin kaynağının insan olduğunu söyleyerek veriyor.
Demokrasinin sadece bir yönetim biçimi değil, fakat aynı zamanda bir düşünme biçimi olduğunu hatırda tutmamız gerekiyor. Demokrasi, bu yönüyle bir zihniyetin, kafa yapısının dışa vurumu anlamını da taşıyor. Ve esasen bu anlamıyla (yani yasa yapıcının beşer olduğunun kabulüyle) demokrasi Batı dünyasının siyasal ve sosyal hayatında bir yer kazanıyor ve kazandığı yeri tutmayı başarıyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İslami yönetimde, yöneticilerin sadece seçim yoluyla belirlenmediğini, fakat seçim yoluyla da belirlenebileceği vakıasını bir an için görmezlikten gelerek ve yöneticileri belirlemenin tek yolunun seçim olduğunu kabul ve farz ederek konuya yaklaşsak bile, demokrasinin önemli bir veçhesinin de "halk egemenliği" olduğunu hatırlarsak, İslam'da mutlak egemenliğin halktan değil, fakat ilahi hükümlerden kaynaklandığı hususu, onun demokrasiye olan nispetini belirlemede aydınlık sağlayacaktır.
Günümüzde, yeni dünya düzeni söylemi çerçevesinde bütün dünyaya demokrasi, liberalizm ve insan hakları gibi kavramlar, siyasal kurumlar dayatılıyor. Bir bakışta bunda yadırganacak ne var, diye düşünülebilir. Bütün bu kavramlar ve siyasal kurumlar Batı kültürüne mahsus ürünlerdir. Kendi özel bağlamları içinde özel anlamları vardır ve tamamen tağuti zihniyeti yansıtır. Batı siyasal kültüründe "insan hakları" adıyla anılan haklar ve özgürlükler de dahil olmak üzere, hiçbirinin, İslam'a nispeti yoktur. Kelimeler zahiren benzese de, kavramların ait olduğu kültür ve kaynak İslam'da aynı kelimelerle öngörülenden farklı anlam içeriyor.
Reklam
128 syf.
7/10 puan verdi
·
7 günde okudu
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai
7.3/10 · 34,1bin okunma
Artık ne mutlu ne de mutsuzum. Her şey geçip gidiyor. Bu zamana kadar yaşadığım, soğuk bir cehennemi andıran sözde "insan" dünyasında tek gerçek şey bu. Her şey geçip gidiyor.
Sayfa 112Kitabı okudu
Acı çekenler başkalarının acı çektiğini hissederler.
Sayfa 104Kitabı okudu
Sorun yok. Bir şey söyleme. İnsanlardan şüphe duymanın nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun sonuçta.
Reklam
361 syf.
5/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Od
Odİskender Pala
8.7/10 · 41,7bin okunma
Sevgin, gönül denizimde tutuşan bir alev. Ve denizimde şimdi yangınlar çıkıyor.
Sayfa 132Kitabı okudu
Rüzgar idim de, ne yandan eseceğimi, ne yana eseceğimi bilemiyordum.
Sayfa 129Kitabı okudu
Uzun bekleyişlerin kalbe yansıyan ihtilalleri olur.
Ama umutsuz olmamak lazımdır. Ayak kırıldı mı, Allah kanat ihsan eder.
436 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.