Beyza Inanc

bir kadını öpemeyeceğimi, sanki bir erkeğin sevişmesi doğadışıymış gibi... Uçaktaki hostesi gözümün önüne getirmek için uğraştım, derinlerde bir yerde kokusunu alabilmek uğruna, birkaç cinsel arzu kırıntısının. Ama en baştan çıkarıcı fotoğraflar bile yetmedi bana seksi hatırlatmaya. Mutlu mu oluyordum kaybolan yeteneklerimi gördükçe? Hayır. Çünkü tanımlayamadım şimdiye kadar mutluluğu. Ama huzurun, dalın kıpırdamadığı bir havada hissedilen o eşsiz durgunluğun ne olduğunu biliyordum. V e aradığım, koridorun sonunda ister istemez bulacağım da buydu. Her şeyin durduğu an. O kadar duracaktı ki dünya, varlığını fark edemeyecektim. Denizin kumuna karışıp hareketsiz kalan balıklar gibi. Kendimi durduracaktım. İnsanların, hiç yaşamamış olduğumu farz etmeleri için. O kadar duracaktım ki, ölecektim...
Reklam
Yaşadığımız hayatı bir başkası yaşasa mutlu olurdu. Dünyayla bir sorunu olmazdı. Ama benim tek düşündüğüm tonlarca C-4’ü dünyanın merkezine koyup bir karpuz gibi parçalanmasını seyretmekti.
Eskiden Rimbaud okurdum. Şiirleri nefes almamı kolaylaştırırdı. Şimdiyse sınav kâğıdını doldurmuş ve zilin çalmasını bekleyen bir öğrenci gibiyim. Ve o öğrenci gereksiz, nedensiz ne kadar hareket yapıyorsa dakikaların üstünden atlayabilmek için, ben de en az o kadar nedensiz davranıyor ve bekliyorum. Zilin çalmasını. Gömülmeyi. Parçalanmayı...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Aslında ne, kim, nasıl, neden sorularından artakalan, dünyanın dibindeki pisliğin içinden gelip yeryüzüne çıkmış, kendine satıcı arayan bağımlı gibi dolanan o soru var aklında: “Ne fark eder?” “Hiçbir şey!” diyorsun. Yeniden uyumak için gözlerini kapatırken.
Sözlerimin sonunu duymadığın zaman. Cümlelerimin sonunu duymadığın zaman. Değiştiriyorum son kelimelerimi. Değiştiriyorum sonumu.
Reklam
Reklam
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.