Roland yapayalnızdı.Ama yalnızlığın kötü ya da utanılacak bir şey olduğunu düşünmüyordu.Karanlıklar dünyasını sarmıştı. Ve dünya değişti. Silahşor "çekme" zamanını bekleyerek Kara Kule'yle ilgili o Sonu gelmeyen hayallere daldı.
Mart'taki yağmur mevsiminin ve bu ıssız adaya ayak basıșımın yirmi dördüncü yılının yağmurlu gecelerinden biriydi; hamağıma uzanmıştım , uyanıktım , sağlığım oldukça yerindeydi , hiçbir ağrım , huzursuzluğum yoktu , fakat uyumak için hiçbir biçimde gözlerimi kapatamıyordum..
Roland ateşin küllerinin yanında uyandı. Ve on yıl yaşlanmış olduğunu fark etti. Siyah saçları șakaklarından dökülmeye başlamıştı. Güzün sonunda örümcek ağlarının büründüğü griliği hatırlatan teller vardı saçlarının arasında. Yüzündeki çizgiler daha derinleşmiş , derisi kabalaşmıştı.
Biz şimdi , ayrıcalıksız hepimiz , bilimde , gelişmede , düşüncede , buluşta , ülküde , istekte , liberalizmde , akılda , tecrübede , her şeyde , her şeyde , her şeyde daha daha hazırlık sınıfındayız.
Jaeger'ın gözlerine yeni bir bakış oturdu ; buz gibiydi bu sefer , çelik gibi sakindi. Bir takımı vardı ve herşeyden önemlisi de kurtaracağı bir dünya ve ailesi vardı...
Zamanların en iyisiydi , zamanların en kötüsüydü... Akıl çağıydı , akılsızlık çağıydı... İnanç devriydi , kuşku devriydi... Mevsimlerden Aydınlık'tı , mevsimlerden Karanlıktı... Elimizde hem her şeyimiz vardı , hem de hiçbir şeyimiz yoktu...