"Büyük bir halk kitlesinin küçük ama güçlü bir zümre tarafından yönetilmesi evrenimizde çok sık görülen bir durumdur. Bu büyük halk kitlesinin kendisini yönetenlere başkaldırmasına yol açacak belli başlı koşullan da biliyoruz ...
"Bir: Kendilerine lider bulmaları. Egemen iktidara yönelik, en çabuk alevlenebilen tehdit budur; liderleri daima kontrol altında tutmalıdırlar.
"İki: Halkın zincirlerinin farkına varması. Halk körleştirilmiş halde, sorgulamadan yaşamalıdır.
"Üç: Halkın esaretten kurtulma umudu taşıması. Kurtulmalarının mümkün olduğunu akıllarındanbilegeçirmemeleri gerekir!"
Sayfa 146 - İthaki Yayınları 3. Baskı 2021Kitabı okudu
Fahrenheit 451- Ray Bradbury
Sizce itfaiyecilerin görevi nedir ? Yangın söndürmek mi? Yoksa evlerde kalan kitapları yakmak için yangın çıkarmak mı?
1953 yılında yazılan bu distopik kitaptan bahsetmek istiyorum size. Kitap okumanın yasaklandığı, hatta içinde insan olmasına rağmen ev yakılacak kadar tehlikeli görüldüğü bir dünya. İnsanlar tamamen uyuşacak şekilde sistemin istediği şeyleri izliyor. Düşünmüyor, sorgulamıyor, okumuyor.
Sanki bir yerden tanıdık geldi değil mi? 1950'lerde distopya olarak yazılan bu roman şuan hiç de distopik değil ne yazık ki.
Kitap fiyatlarının bu kadar arttığı bi dönemde bu kitabın öneri ile gelmek istedim size. Yoksa kitabı yıllar yıllar önce okudum.
80'li yıllarda anlatılanlara göre ülkemizde de çok fazla kitap yakılmış zaten. Her iki taraftan da.. Zaten eski zamanlarda yazılmış distopyalar günümüzde bir bir gerçek olmuyor mu? Tartışılacak bir konu.
Neyse.
Kitabı kurgu olarak cok beğenmeme rağmen dili su gibi akıp gitmiyor bence. Distopya seven biri zorlanmadan okuyabilir ama yine de.
Bu arada Fahrenheit 451 nedir dediğinizi duyar gibiyim.. Kağıdın yanma sıcaklığı imiş...
Bence zekice bir isim olmuş.
Distopya sevenlere önerimdir.
"Dershaneye gitmek için bu yaş çok erken değil mi? Daha on yaşındalar."
"Aslında bu benim büyük grubum.Derse gelen yaşça daha küçük öğrencilerimde var.Maalesef Kore'de böyle. Eğitim sistemi çok ağır, çocuklar okula başlar başlamaz sınav telaşına giriyorlar, eğitim için büyük paralar harcanıyor.Hatta çoğu aile, çocuğuna iyi bir eğitim veremeyeceğini düşündüğü için çocuk yapmıyor. Sınav stresinden rahatsızlanan, sağlığına zarar verenlerden bahsetmiyorum bile. Sabahtan gecelere kadar süren uzun ders saatlerinde, en uygun üniversiteye gitme yarışından, mezun olunca işsiz kalma korkusundan nasıl etkilenmesinler, değil mi?"
Okuduğum uzun öykünün özünde, huzurlu bir evlilik sürecinin özünde cinsellik yatıyor.
Bi' o tarafa bi' bu tarafa sürüklenen ailenin dramı dönüp dolaşıp yine aynı yerde birleşiyor.
Velhasıl hanımlar beyler; kitapta dağılan bir yuvanın çığ gibi hızla yukarıdan aşağı yuvarlanmasında bu esas konu, başı çekiyor.
Novelladaki evli çiftimiz
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer.
_Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır.
_Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Kesinlikle birinci kitaba göre kat kat daha iyiydi.İlk kitapta ne kadar sinir bozucu şeyler varsa hepsi gitmişti ve en sevdiğim Fetih karakteri baş roldeydi.Maya karakterinin gelişimini okumak keyifliydi.Bir bir fazlalıklarında kurtuldu.Kimliğinin farkına varmaya başladı.İkilinin atışmaları, diyaloglar çok iyiydi.Birinci kitap Amelya ne kadar