Sabahları güneş hepimiz için doğmuyor mu, niçin karanlıkta kalıyor sizin kalpleriniz? Hepimiz aynı gökyüzünün altında yaşamıyor muyuz, niçin bulutlanıyor aklınız?
Sevince koştuğunuz yollar sizi yormuyormuş, bunu koşarken anladım. Varacağınız hedef ruhunuzu dinlendirecekse, bütün yorgunluklara değermiş dedirtecekse, kalbinizi sımsıcak bir ekmek misali ikiye bölüp paylaşma imkanı verecekse, yorgunluktan sesim çıkmaz diye düşünürken sesinize ses verecekse, elim kolum tutmaz derken elinizin kolunuzun yerine geçecekse, aklınızın aynası bir akılla düşündüklerinizi bir tamam bilecekse, bin bir zahmetle aştığınız yollar aslında sizi size ulaştırırmış. Koşmanın değeri hedefinizle ölçülürmüş.
"Eğer ki birlikte olmadığımız yarınlar olursa
şunu her zaman hatırla:
İnandığından daha cesur,
göründüğünden daha güçlü,
düşündüğünden daha zekisin.
Fakat en önemlisi, ayrı düşsek bile...
ben her zaman seninleyim."
Terk ettiğiniz bir yere geri dönmek olanaksızdır.
Dönmeyi başarabilseniz de, oranın aslında bıraktığınız yer
olmadığını fark edersiniz. Ne geri döndüğünüz yer o eski yer, ne de geri dönen sizsinizdir.