Yüzümü avuçlarıma gömüp ağlamaya başladım. Kopuk bir lavta teli ve başarısızlık ihtimali yüzünden değil. Akan kan ve yaralı elim yüzünden değil. Hatta yıllar önce ormanda altı telle lavta çalmayı öğrenmiş o çocuk için de değil. Sör Savien ve Aloine için; kaybedilen, bulunan, sonra tekrar kaybedilen bir aşk için; zalim kader ve insanların düşüncesizliği için ağladım.